Suriye’ye müdahale en çok Kürtlere mi yarar?

03.09.2013 Vatan

Başlıkta “Suriye’ye müdahale en çok Kürtlere mi yarar?” diye sordum ancak ABD’nin liderliğindeki askeri bir müdahalenin kimsenin işine yarayacağını düşünmüyorum. Çünkü Suriye’de uzun süredir, kısa ve orta vadede, kazananı olmayan ve olmayacağa benzeyen bir kriz yaşanıyor. Dolayısıyla tarafların Suriye’de “en çok kazanma” yerine “en az kaybetme”yi hedeflediklerini söyleyebiliriz.
Bununla birlikte, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı ülkelerde, Kürt olmayan kesimlerde şöyle bir algının egemen olduğunu görüyoruz: Ortadoğu’daki her türlü çalkalanma ve altüst oluştan bir şekilde Kürtlerin kârlı çıktığına ve hep böyle olacağına inanılıyor. Hatta çalkalanma ve altüst oluşların bazı egemen güçler tarafından sırf Kürtlerin lehine olması için bilinçli olarak organize edildiğini düşünenlerin sayısı da hayli yüksek.

Rojava devrimi çok şeyi değiştirdi

Tabii kanıt olarak hemen Irak’ı, bu ülkenin kuzeyindeki Kürt yönetimini ve bunun her geçen gün bağımsızlığa yaklaşıyor olmasını gösteriyorlar. Aslına bakılacak olursa Suriye’deki krizin ilk dönemlerinde Kürtlerin durumu son derece parlaktı. Irak’ın aksine, ülkede yaşanan savaşa dahil bile olmadan, yaşadıkları bölgelerde güç biriktiriyorlardı. Öyle ki ister Esad rejimi ayakta kalsın, ister muhalefet iktidarı ele geçirsin, isterse başka ara formüller bulunsun, iç savaştan yıpranmamış çıkacak olan Kürtler Suriye’nin yeniden inşasında kritik bir rol oynayacak ve muhtemelen kendileri için elverişli bir statü elde edeceklerdi.
Ama geçen yıl Abdullah Öcalan çizgisindeki PYD’nin “Rojava devrimi” olarak adlandırdığı süreci başlatmasıyla birlikte olayların gidişi de değişti. Bu yeni süreç bir yandan Türkiye’de Öcalan’ın merkezinde olduğu yeni çözüm sürecinin ateşleyicisi olurken, diüer yandan El Kaide ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilişki içindeki radikal İslamcı grupların Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları, Rojava olarak adlandırılan bölgeye özel olarak yoğunlaşmasının da miladı oldu. Ve bir süre sonra İslamcı gruplar ile PYD çizgisindeki YPG adlı Kürt silahlı örgütlenmesi arasında, sivillerin de ciddi olarak zarar gördüğü yoğun çatışmalar yaşandı, hâlâ yaşanıyor.

Öcalan devreye girerse

Hal böyle olunca Suriye Kürtleri, muhalefeti, özellikle silahlı kanat içinde ağırlığı oluşturan radikal İslamcıları güçlendirme ihtimali yüksek olan Batı’nın askeri mücadelesine sıcak bakmıyorlar. İlginçtir, Batı ülkelerinde de Suriye’ye müdahaleye yönelik tereddütler, dün de yazdığımız gibi (Suriye'ye müdahale: Gönülsüzler koalisyonu) büyük ölçüde aynı nedenden, El Kaide çizgisindeki İslamcıların muhalefet içindeki ağırlığından kaynaklanıyor.
Kuşkusuz bu durum en çok, Esad rejiminin bir an önce yıkılmasını isteyen Ankara’yı rahatsız ediyor. AKP hükümetinin bu sıkıntıyı aşmak için öncelikle El Kaide ve benzeri yapıların Suriye muhalefetinden ayıklanması için elinden geleni yapması, buna bağlı olarak Kürtleri de tarafsızlıktan aktif muhalifliğe çekmesi gerekiyor.
Bu noktada Öcalan kritik bir rol oynayabilir. Kendisini ziyaret eden BDP heyetine “konumum araçsallık çıkartılıp stratejik hale getirilmeli” diyen Öcalan bu beklentisini Suriye’de yaşananlarla gerekçelendirmişti. Son günlerde PYD Eşbaşkanı Salih Müslim ile Cemil Bayık, Sabri Ok gibi PKK yöneticilerin yaptıkları sert ve ters açıklamalara bakılırsa Ankara’nın gerek Türkiye’deki çözüm sürecini, gerekse Rojava’daki gelişmeleri kontrol altında tutabilmek için Öcalan’a daha fazla ihtiyacı olabilir.
Kimbilir, belki de sözünü ettiğimiz kişiler bu tür açıklamaları liderlerine daha geniş bir inisiyatif alanı açılması için bilinçli olarak yapıyorlardır.

------------------

Dizi: Suriye’ye müdahale

1. Bu filmi daha önce görmemiştik
2. Kriz çözülmez derinleşir
3. Gönülsüzler koalisyonu



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı