Rojava: Türklerin Kuzeyi, Kürtlerin Batısı

26.07.2013 Vatan

Kürtler bu bölgeye “Rojava”, yani “Batı” diyor, diğer bir deyişle “Batı Kürdistan” veya “Suriye Kürdistanı”. Bizdeyse tıpkı bir zamanlar Irak Kürdistanı için tercih edildiği gibi, “Kuzey Suriye” veya “Suriye’nin kuzeyi” tamlamaları kullanılıyor. Bundan bir yıl önce Rojava’da, Abdullah Öcalan ve PKK çizgisine yakın olan PYD adlı örgüt bazı yerleşim birimlerinde hakimiyetini ilan edince Türkiye’de tam bir şok yaşanmıştı. Öyle ki, bir süredir hazırlanmakta olan ve Öcalan’ı merkeze alan “çözüm süreci”ne bu nedenle erken start verildiği ileri sürüldü. Bugün Rojava yine, bu sefer PYD’nin askeri kolu olarak görünen YPG ile Nusra Cephesi ve diğer radikal İslamcı gruplar arasındaki çatışmalar nedeniyle gündemde.
Bu yazıda, an itibariyle YPG’nin daha baskın göründüğü bu çatışmaları üç farklı açıdan ele almak ve yol açabileceği sonuçları tartışmak istiyoruz:

Kürtlerin birliği: El Kaide çizgisine yakın muhalif grupların saldırıları ilk aşamada Suriye Kürtlerini biraraya getirdi. Serekaniye’de (Resulayn) gösterdiği performans nedeniyle YPG’ye çok yoğun katılımlar olduğu söyleniyor. (Bu konuda Mutlu Çiviroğlu’nun şu yazısında ayrıntılı bilgiler var: http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/turkiyenin-dostu-komsu-kurdistanlar-28470)
Rojava’daki çatışmalar, son yazımızda (Kürtler birleşirken) da vurguladığımız gibi diğer ülkelerdeki Kürtleri de seferber etti. Buralarda yürütülen kampanyalardan Rojava’nın bir tür “Kürtlerin Filistini” haline geldiğini görüyoruz. Sayıca en az oldukları Suriye’de bile bu denli inisiyatif almaları Kürtlerin bölgede artık kendi ayakları üzerinde duran, bağımsız bir aktör olduğunu kanıtlıyor. İster Baas/Esad rejimi yıkılsın, ister yıkılmasın, Kürtlerin bundan böyle Suriye’de belli ve güçlü bir statüye sahip olacaklarını söyleyebiliriz.

Baas/Esad rejiminin geleceği: Rojava’daki çatışmaların en çok Şam yönetimini memnun ettiği muhakkak. Bu yüzden bazı Suriyeli muhalifler PYD’yi Esad ile işbirliği yapmakla suçlayabiliyorlar. Ancak bu abartılı bir suçlama gibi gözüküyor. Çünkü PYD, Şam ve muhalif gruplardan bağımsız “üçüncü bir yol” tutturma iddiasında. Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) içindeki (ve halen çatıştığı) radikal İslamcı unsurları gerekçe göstererek katılmayı reddediyor. Yani El Kaide çizgisindeki güçler dışlanırsa Kürtlerin muhalefete yakınlaşması mümkün olabilir ancak Suriye muhalefetinin birçok bileşeni ve onlara destek veren bazı bölgesel güçler bu seçeneğe (en azından şimdilik) sıcak bakmıyorlar. Sonuç olarak YPG ile radikal İslamcı gruplar arasında şu ya da bu şekilde barış olmazsa Esad’ın memnuniyetinin katlanarak artacağı muhakkak.

Türkiye’nin güvenliği: Rojava’da PYD/YPG’nin öne çıkmasının Ankara’yı hayli tedirgin ettiği açık. Öncelikle, sınırında yeni bir Kürt devlet oluşumunun Türkiye’nin kırmızı çizgilerini ihlal anlamına geleceği vurguları dikkat çekiyor. Ancak hükümeti esas olarak, bu çatışmaların Baas/Esad rejiminin ömrünü uzatacağı gerçeğinin kaygılandırdığını düşünüyorum. Ankara’dan şu ana kadar hep PYD/YPG’ye yönelik uyarı ve gözdağlarının gelmiş olması, buna karşılık El Kaide’ye yakın silahlı gruplara pek laf edilmemesi de dikkat çekici. Öte yandan kendi ülkesinde Öcalan’ı ve dolayısıyla PKK’yı merkeze alan bir çözüm süreci yürüten hükümetin, Suriye’de Öcalan/PKK çizgisindeki yapılarla hasmane ilişkiler içinde olması garip. Eğer Türkiye’deki çözüm süreciyle Rojava’daki Kürt inisiyatifi arasında belli bir koordinasyon sağlanabilirse, Ankara’nın birçok endişesinin giderilebileceğini söyleyebiliriz.

PYD/YPG ile El Kaide’ye yakın gruplar arasındaki çatışmaların Batı’da yol açtığı ve açabileceği sonuçlara bir başka yazıda değinmek üzere.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı