Çözüm süreci sürüyor mu?

21.06.2013 Vatan

Gezi direnişinin patlak vermesiyle birlikte ülke gündemindeki birçok konu ister istemez unutuldu. Bunlardan en önemlisi hiç kuşkusuz Kürt ve PKK sorunlarını sonlandırmayı hedefleyen “yeni İmralı süreci” veya “çözüm süreci”dir. Gezi direnişinin bir ölçü sakinleştiği bir ortamda çözüm sürecinde hangi noktada olduğumuzu kontrol etmek yararlı olabilir.
Süreç PKK’nın ülke içindeki silahlı güçlerini Irak Kürdistanı’na çekmeye başlamasıyla iyi bir ivme yakalamıştı. Kısa süre içinde tamamlanması beklenen bu geri çekilmede kaydadeğer yol kazaları da yaşanmaması da son derece olumluydu. Öte yandan akil insanlar ülke çapındaki faaliyetlerini tamamlayıp raporlarını hazırladılar. Ve gözler doğal olarak hükümete çevrildi.

Şikayet ve eleştiriler

Tam hükümetin “ikinci aşama” olarak tanımlananan demokratikleşme konusunda neler yapacağı beklenirken Kürt siyasi hareketinin temsilcilerinden peşpeşe şikayet ve eleştiriler gelmeye başladı. Öncelikle Abdullah Öcalan, ardından Murat Karayılan ve doğal olarak BDP ve DTK’nın önde gelen isimleri bir yandan hükümeti, ikinci aşama konusunda tutuk davranmakla suçlarken diğer yandan bazı gelişmelerden dolayı kaygılarını dile getirdiler. Bunların bazılarını sıralayacak olursak:
    1)Uludere/Roboski olayının aydınlatılmaması ve sorumlularının cezalandırılmaması;
    2)PKK’lıların boşalttıkları yerlerde yeni karakolların inşa edilmesi;
    3)TSK jetlerinin PKK üslerine yönelik keşif uçuşları;
    4)Koruculuk sisteminin lağvedilmemesi;
    5)KCK davalarının seyri;
    6)Öcalan’ın koşullarının iyileştirilmemesi;
    7)Başbakan’ın Öcalan’dan yine “bölücübaşı” diye söz etmesi...
Karayılan’ın verdiği son mülakatta “aslında devlet, bu uygulamalarla deyim yerindeyse süreci sabote etmek için elinden ne geliyorsa yapıyor. Savaşa hazırlanıyor” demiş olduğunun da altını çizmek lazım.

Yine güven sorunu

Bütün bu şikayet ve eleştirilere bakıp sürecin durduğunu veya tıkandığını söylemek abartılı olur. Ancak yolunda gitmeyen birçok hususun olduğu da ortada. Görüldüğü kadarıyla tarafların birbirlerine yönelik güvensizlikleri giderilememiş, hatta bazı durumlarda daha da artmış. Başbakan’ın, Gezi Parkı direnişindeki rolü nedeniyle Sırrı Süreyya Önder’in İmralı’ya gitmesini veto etmesi, Öcalan’ın da bundan çok rahatsız olması bu konuda çarpıcı bir örnek.
Gerek Erdoğan’ın, gerekse Cumhurbaşkanı Gül’ün yeni anayasa konusunda alenen ümitsiz olduklarını beyan etmeleri Kürt hareketinin hararetle beklediği ikinci aşamayı baştan felce uğratmış durumda. Bununla birlikte hükümetin geniş bir demokratikleşme paketi hazırladığı ve yeni anayasa olmadan da tatminkâr adımlar atmaya hazırlandığı söyleniyor. Fakat bu paketin, TBMM tatili de göz önüne alınırsa epey zaman alacağı muhakkak.

Gezi direnişinin etkisi

Son olarak, Gezi direnişi-çözüm süreci ilişkisini ele alalım. Bu konuda başlıbaşına bir yazı kaleme almayı düşünüyorum, fakat şimdilik şu notu düşmek istiyorum: Kürt siyasi hareketi yıllardır Türk kamuoyuna ulaşmak istiyor ama aracı olarak ciddi bir toplumsal tabanı bulunmayan bazı radikal sol örgütlere mahkum oluyordu. Gezi direnişi, iki farklı (Türk ve Kürt) kamuoyu arasındaki mesafenin sanıldığı kadar büyük olmadığını ve bunun pekala kapanabileceğini gösterdi. Öcalan ve Karayılan’ın Gezi üzerine söylediklerinden bu yeni olguyu büyük ölçüde kavramış olduklarını anlıyoruz, fakat aynı şeyi yasal alandaki Kürt siyasetçilerin bir bölümü için söylemek mümkün değil.
Öcalan ve PKK’nın, Gezi direnişinden çıkardıkları derslerle yeni stratejiler geliştirmeleri kuvvetle muhtemel. Bu da çözüm sürecinde birtakım değişiklikleri gündeme getirebilir.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı