Hayri Kozakçıoğlu: Yanlış politikaların uygulayıcısıydı

24.05.2013 Vatan

Hayri Kozakçıoğlu, Türkiye’nin ilk Olağanüstü Hal Bölge valisiydi. 19 Temmuz 1987 ile 19 Ağustos 1991 tarihleri arasında, yani son derece kritik olan dört yıllık bir dönemde bu sorumluluğu üstlendi. O devletin içiçe geçmiş olan Kürt ve PKK sorunlarını çözme noktasında en güvendiği bürokratlardan biriydi. OHAL’den İstanbul Valiliği’ne atanmış olması da zamanın yöneticilerinin kendisinden memnun olduklarının bir işareti olarak görülebilir. Emekliliğin ardından siyasete atılıp Doğru Yol Partisi’nden iki dönem milletvekili seçilmesi de aynı şekilde.
Ancak Kozakçıoğlu’nun OHAL valiliği performansı aslında tam bir fiyaskoydu. Sorun onun şahsından çok devletin red, inkar ve asimilasyona dayanan Kürt politikasından ve baskıyı temel alan OHAL yaklaşımından kaynaklanıyordu. Öyle ki yerine atanan Necati Çetinkaya bu itibarlı görevi kabul etmek istememiş, bir yıl içinde de yerini Ünal Erkan’a bırakmıştı. Erkan’ın çocuklara şeker dağıtıp sokakta onlarla top oynaması da durumu kurtarmaya yetmedi. Ardından üç kişi daha bu makama getirildi ve 2002’de hiçbir şeyi çözmemiş, aksine sorunları daha da derinleştirmiş bir kurum olan OHAL Valiliği lağvedildi.
Kozakçıoğlu ile bundan yaklaşık 10 yıl önce, Vatan Gazetesi için hazırladığım Türkiye’nin Kürt Sorunu dizisi (daha sonra Metis Yayınları’ndan aynı isimle kitaplaştırıldı) kapsamında görüşmüştüm. Söyleşiye de yansıdığı gibi, hem kendi kişisel başarısızlığının, hem de devletin yanlış politikalarının farkında, yani hataları gören ama köklü bir özeleştiriye yönelmeyen, belki de yönelemeyen bir Kozakçıoğlu imajı kalmış hafızamda.
Elimde herhangi bir bilgi yok ancak Kozakçıoğlu’nun kişisel nedenlerle hayatını sonlandırdığını düşünüyorum. Bununla birlikte onun intiharının, devletin, Abdullah Öcalan’ı temel alan, PKK’yı kendi rızasıyla silah bırakmaya ikna etmeye çalıştığı ve pek de kötü gitmeyen bir sürece denk gelmesinin sembolik anlamı hayli fazla.
Bu girişin ardından Kozakçıoğlu ile yaptığım söyleşinin bazı bölümlerini hatırlatmak istiyorum.

Kuzey Irak’taki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kuzey Irak bizim irademizin dışında, Batı ülkelerinin ve ABD’nin beyninde oluştu. Böyle olacağı 1991’de Birinci Irak Savaşı sırasında Amerikan yetkilileri tarafından söyleniyordu. Tepedekiler söylemiyordu ama orta pozisyonda bulunan kişiler bugünkü tabloyu o gün çiziyorlardı. Türkiye gibi büyük ve güçlü bir devleti bu bölgede pek fazla istemedikleri için aleyhindeki oluşumlara daima kucak açıyorlar... Şimdi AB de aynı hikaye. Görecekseniz ileride başka kriterler koyacaklar; şimdi Kıbrıs diyorlar, bir süre sonra Güneydoğu’yla, Kuzey Irak’la, hudutlarla ilgili pek çok kriter dayatacaklar. Yıllarca Irak’ın toprak bütünlüğü dedik de ne oldu? Kendin sağlayamayacaksan, Irak’ın toprak bütünlüğünü sonuna kadar savunmanın bir anlamı yok; savunsan ne olur savunmasan ne olur? Irak’ınkinden bütünlüğünden ziyade senin toprak bütünlüğün önemli.

Ne yapmalı peki?
Kendi sorununu en iyi şekilde, başkalarının müdahalesine, isteğine, tavsiyesine kalmadan çözümleyeceksin. Vaktiyle Suriye’ye kızıyorduk, teröristleri Bekaa Vadisi’ndeki kampta besliyor, eğitiyor diye. Bekaa Vadisi Suriye’nin hakimiyetindeydi. Bugün ABD’nin pozisyonu da aynıdır. ABD silahıyla barınmasına göz yumduğu müddetçe PKK’lı neden gelip teslim olsun? Terör olayı kendine has bir yaşam tarzı çıkarmış. Orada 40-45 yaşında insanlar var, yıllardır dağdalar. Adamın mesleği, toprağı yok, diyelim ki silahını bırakıp geldi, ne yapacaksın adama? Var mı kanunda böyle bir şey? Yok. Bu bölge için ekonomi, eğitim, kültür ve diğer toplumsal alanları kapsayan komple bir özel program geliştirilmeli.

Bu kişiler sonuçta Türk vatandaşı. Üçüncü şahısları devreye sokmadan Türkiye onlarla uzlaşamaz mı?
Kuzey Irak’taki yönetim şekillensin, Türkiye ile Irak yönetimi -Kuzey Irak dahil- arasında hava yumuşasın, bunların PKK’ya ihtiyaçları azalır ve teröristleri ortada bırakırlar. PKK’lılar da o zaman yıllardır nasıl kullanılmış olduklarını anlayacaklar. Bu yüzden Topluma Kazandırma Yasası’nın erken çıktığını düşünüyorum. Biraz daha beklenseydi onları kazanmak daha kolay olacaktı. Yine hepsi olmasa bile büyük bir bölümü ülkeye dönecektir. Türkiye’nin yine onları kazanması gereklidir çünkü onlar da Türk vatandaşıdır, Türk insanıdır.

Yasal siyaset imkanı da açılmalı mı?
Yasal siyasetten Türkiye’nin korkmaması lazım. İleride izin verin, korkmayın bir şey çıkmaz. Kimse Türkiye’de etnik ya da dini bir grubun tüm mensuplarının aynı kişiye oy verdiğini sanmasın. Adam diyorsa ki “bu bayrak benim bayrağım, bu devlet benim devletim, bu vatan benim vatanım, bölünmez”, ne isterse ver, hiçbir problem çıkmaz. Ama “ben bu bayrağı sevmiyorum, bu devleti istemiyorum” diyorsa versen de problem çıkar...

(Söyleşinin tamamını bağlantıdan okuyabilirsiniz)

Hayri Kozakçıoğlu: Yanlış politikaların uygulayıcısıydı



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı