Mısır’da İhvan’ı yok etmek mümkün mü?

21.08.2013 Vatan

Hemen başlıktaki sorunun cevabını verelim: Mısır’da İhvan’ı (Müslüman Kardeşler) tasfiye etmek kesinlikle mümkün değildir. 1928’de kurulan, o günden bu yana nice badireler atlatan, Arap dünyasının hemen her köşesinde kolları bulunan, siyasi olmaktan önce kültürel, toplumsal ve ekonomik alanlarda çok yaygın ve güçlü bir örgütlenmeye sahip olan İhvan’ı ortadan kaldırmanın imkansız olduğunu herhalde en iyi, Mısır’da yönetime el koyan askerler biliyordur. Ama tasfiyesinin imkansız olduğu gerçeği, darbecileri İhvan’a yönelik baskılardan alıkoymuyor.
Hatırlayalım: Daha ilk günden Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi başta olmak üzere İhvan’ın birçok üst düzey ismi tutuklandı, geri kalanların çoğu hakkında tutuklama kararı çıkarıldı; son katliamda İhvan yöneticilerinin yakınları keskin nişancılar tarafından hedef alındı; tutuklama furyasının son halkası İhvan’ın en tepesindeki Muhammed Bedii oldu.

Yeni Seyyid Kutublar çıkar mı?

Askeri rejimin, ortadan kaldıramasa bile İhvan’ı zayıflatmak, bölmek ve marjinalleştirmek istediği muhakkak. Bu nedenle, katliam ve yaygın tutuklamalarla hareketin tabanını yıldırmayı; üst düzey isimlere yönelik operasyonlarla hareketin beynini etkisizleştirmeyi hedefliyorlar. Öte yandan askeri rejim kendini “terörle mücadele” kisvesinde meşrulaştırmak istediği için acilen teröristlere ihtiyacı var. Bunun ilk akla gelen yolu, tabii ki İhvan’ı şiddet tuzağına çekmek.
Pazar günkü yazımızda da belirttiğimiz gibi (Mısır için demokrasi uzak bir hayal, iç savaş yakın bir tehlike) Fransız gazeteci Alain Gresh gibi bazı isimler, askeri rejimin bu hedefine ulaştığı görüşünde. Şahsen henüz bu noktaya varıldığını, daha önemlisi, şartlar ne olursa olsun, İhvan’ın merkezi olarak silahlı mücadele kararı alacağını düşünmüyorum. Nasır dönemindeki işkence kamplarında radikalleşen Seyyid Kutub gibi, İhvan’dan bazı isimler kuşkusuz böyle bir çizgiye savrulabilir, ama tıpkı o tarihte olduğu gibi bugün de hareketin merkezi bu tür kopuşlarla arasına mesafe koyacaktır.

Pusudaki El Kaide

Kaldı ki İhvan’ın radikalleşmesine gerek de kalmayabilir çünkü geçmişte Enver Sedat suikasti, turistlere ve Hıristiyanlara yönelik saldırılarda, günümüzde de Sina’da örneklerini gördüğümüz gibi Mısır radikal İslamcı örgütler için hep elverişli bir toprak olmuştur. Dolayısıyla darbecilerin baskıları, İhvan tabanının bu tür örgütlere yönelmesine veya yeni örgütlerin doğmasına yol açabilir.
Tabii ki bu noktada El Kaide’yi ayrıca değerlendirmek gerekir. Bilindiği gibi, Usame bin Ladin’in yerini alan Eymen el Zevahiri Mısırlı bir doktor ve bu uluslarötesi şebekede çok sayıda Mısırlı yer alıyor. El Kaide’nin Irak, Yemen ve Suriye’den sonra Mısır’da da bir cephe açması halinde hem bu ülkedeki, hem de genel olarak Ortadoğu’daki dengeler iyice allak bullak olacaktır.
Sonuç olarak İhvan üzerindeki baskıları artırarak kendi meşruiyet alanını genişletmeye çalışan askeri rejimin Mısır’ı bilerek ya da bilmeyerek çok tehlikeli bir yere sürüklediğini söyleyebiliriz.

Metin Turan’a özgürlük!

Temmuz ayında foto muhabiri arkadaşım Burak Kara ile Mısır’a gittiğimizde beş gün boyunca Kahire’de Metin Turan sayesinde istediğimiz yerlere gittik, istediğimiz kişilerle görüştük. Yıllar önce El Ezher Üniversitesi’nde okumaya gelen, sonra kalıp gazetecilik yapmaya başlayan Metin için (ki kendisi milli duyguları çok yüksek biridir) Mısır “ikinci vatan” olmuş durumda. Mısır’daki Türklerin her türlü sosyal faaliyetinde ön sıralarda olan Metin, örneğin Ramazan ayında Türk işadamlarının finansmanıyla, yoksul Mısırlılara iftarlar düzenliyordu.
Metin, Kahire’deki Fetih Camii’nde göstericilerle birlikte göz altına alındı. Gözaltı süresi dün 15 gün daha uzatıldı. Anlaşılan askeri rejim Ankara’nın duruşundan duyduğu rahatsızlığı Metin gibi meslektaşlarımız üzerinden ifade etmek istiyor. Mısır siyasi hayatındaki herkese belli ve eşit bir mesafede durduğuna tanık olduğum Metin’in bir an önce serbest bırakılıp ailesine kavuşmasını diliyorum.

Mısır’da İhvan’ı yok etmek mümkün mü?



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı