Demokrat olmak için İslamcılıktan çıkmak şart mıdır?

16.07.2013 Vatan

Kahire’den yazdığım izlenimlerimin ikinci bölümüne “Adeviyye Meydanı ‘İslamcılık öldü’ diyenleri tekzip ediyor” başlığı attım ve şöyle yazdım: “Adeviyye Meydanı’nda dolaşırken aklıma sık sık Prof. Mümtazer Türköne ve onun ‘İslamcılık öldü’ tezi geldi. Benim yerinde, sizlerin de muhtemelen televizyon ekranlarında gördükleriniz tam da bu tezin tekzibi niteliğinde.”
Mümtazer de hemen ardından Zaman Gazetesi’nde “İslamcılık tuzağı” başlıklı bir yazıyla  bana ve aynı günlerde çıkan bir yazısı nedeniyle Prof. Nilüfer Göle’ye, iyiniyetli olmamıza rağmen tuzağa düştüğümüz uyarısı yaptı. Bu tartışmayı sürdürmenin yararlı olduğu kanısındayım.

Mursi seçimi kaybetmiş olsaydı?

Şimdilik, Mümtazer’in yazısının son iki cümlesine itirazlarımı dile getirmek istiyorum. Öncelikle şu tespit üzerinde duralım: “Mursi, İslamcı olduğu için darbe ile devrilmedi; darbe ile devrildiği için İslâmcı sıfatıyla yaylım ateşine tabi tutuluyor.”
İlk bakışta doğru gözüküyor, ama en azından eksik bir değerlendirme. Çünkü uluslararası medyanın haberlerinden, Mısır ordusunun darbe hazırlığına Mursi’nin seçilmesinin hemen ardından başladığını biliyoruz. Eğer rakibi Ahmet Şefik kazanmış olsaydı ordu muhtemelen darbe yapmaz, en azından ilk günden hazırlığa girişmezdi. Ordunun (ve ona destek veren kesimlerin) Mursi’ye tahammülsüzlüğün esas nedeninin seçimle işbaşına gelmesinden ziyade onun İslamcı hareketten gelmesi olduğunu düşünüyorum.
Keza Batılı devletlerin darbenin ilk günlerinde sergiledikleri kayıtsızlığın ardında da Mursi’nin siyasi kimliğinin bulunduğunu ileri sürebiliriz. Hatta Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt gibi Körfez ülkelerinin de askeri darbeye alenen destek vermelerinde sadece demokrasiden nefret etmelerinin değil, sandığın İslamcıları iktidara taşımasından korkmalarının rol oynadığını düşünebiliriz.

İhvan’ın demokrasiyle sınavı

Mümtazer’in yazısının son cümlesiyse şöyle: “Adeviyye Meydanı’nda demokrasi talep eden insanlar duruyor; Mısır halkını haklı iken haksız duruma düşürecek İslâmcılık tuzağı değil.”
O meydanda dört gün boyunca değişik saatlerde bulundum, kendi hallerinde göstericilerle, direnişin yöneticileriyle sohbet ettim. Bu insanların demokrasi talep ettiklerine kimsenin itirazı olamaz. Zaten meydanın dört bir tarafında “devrime karşı darbe”, “halkın iradesine karşı ordunun gücü”, “25 Ocak devrimi, 30 Haziran darbesi” gibi pankartlar asılı duruyor.
Öte yandan Adeviyye Meydanı’ndaki demokrasi savunucusu sözler ve pankartlara tepeden tırnağa İslami semboller eşlik ediyor. Adeviyye’de Mursi’nin bağlı olduğu İhvan (Müslüman Kardeşler) dışındaki İslami parti, grup ve çevrelerden insanlar da var, ama gözlemlediğim kadarıyla İslamcılıkla alakası olmayan gruplar içinde az sayıda askeri darbeye karşı çıkanlar bulunsa bile bunlar meydana gelmiyor, İslamcıları yalnız bırakıyorlar.
Sonuçta o meydanda, dünyanın en eski ve önde gelen İslamcı hareketlerinden birinin demokrasiyle gerçek anlamda yüzleşmesi ve şu ya da bu nedenle onu sahiplenmesi deneyimi yaşanıyor.
Mısırlı İslamcıların demokrasiyle kurdukları bu yeni ilişkinin Mısır halkını haklıyken haksız duruma düşürme ihtimali olduğu kanısında değilim. Çünkü İslamcı hareket Mısır’ın öteden beri açık bir realitesi; demokrasi acil ihtiyacı; İslamcıların demokratik süreçlere eklemlenmesi de kaçınılmaz bir zorunluluğu.
Özetle, seçimlerden çıkan sonuca asker dahil herkesin saygı göstermesini istemelerinin, diğer bir deyişle demokratik sürece askeri müdahaleyi kabul etmemelerinin bu kitleleri demokrasiye yaklaştırdığını söylemek tabii ki doğru. Ama demokrasiye yaklaştıkları için İslamcılıktan çıktıklarını söylemek de yanlış olacaktır.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı