El Kaide’nin Suriye’de suyu ısınıyor ama...

24.09.2013 Vatan
Read in English

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İstanbul-New York yolunda uçakta (Abdullah Gül: “İran’ı dışlayarak Suriye sorunu çözülemez”) ve ertesi gün New York’taki Türk Evi’nde (Gül: Radikal gruplar bizim için büyük güvenlik tehdidi) benim de aralarında olduğum heyetindeki 8 gazeteciyle yaptığı sohbetlerde söz dönüp dolaşıp Suriye’ye ve oradan da o ülkedeki iç savaşta etkili olan El Kaide ve benzeri radikal İslamcı örgütlere geldi.
Gül’ün bu grupları “Türkiye’nin milli güvenliği için büyük tehdit” olarak tanımlaması ve devletin bu konuda hiçbir tolerans göstermediğini ve göstermeyeceğini vurgulaması önemli. Çünkü bugüne kadar konuyla ilgili yapılan resmi açıklamaların hiçbirisi bu kadar açık, net ve sert olmamıştı. Hatta bu yüzden, gerek Esad/Baas rejimi ve onun destekçileri, gerekse Suriye’nin kuzeyinde El Kaidecilerle çatışan Kürt grupları, Ankara’nın bu radikal unsurları desteklediği, en azından varlıklarına göz yumduğu şeklinde propaganda yürüttüler, yürütüyorlar. Sanıyorum Gül’ün üstüste gelen açıklamaları bu konudaki spekülasyonlara son verecek, eğer devlet içinde El Kaide vb. gruplara doğrudan ya da dolaylı destek verenler varsa, onları da zor bir durumda sokacaktır.

Üç kritik gelişme

Suriye’deki El Kaide vb. grupların varlığı konusu, başından itibaren tartışmalı bir konu olmuştur. Çünkü “terörle mücadele” ettiği iddiasındaki Esad rejimi, El Kaide konusunu sürekli sıcak tutmak isterken, muhalefet ve onların dış destekçileri de bunu gündeme getirmekten hep kaçındılar. Ancak El Kaide’nin Suriye iç savaşını aynı zamanda bir propaganda imkanı olarak görmesi ve buradaki, sık sık vahşete varan faaliyetlerini kaydedip küresel çapta yaygınlaştırmasıyla bu gerçek yalın bir şekilde ortaya çıktı.
Daha önceki bir yazımızda (El Kaide Suriye'de kaybetmeye mahkum) El Kaide’nin Suriye’de kaybetmeye mahkum olduğunu ileri sürmüştük. Aradan geçen yaklaşık iki ayda El Kaidecilerin daha da güçlendiğini, ama güç kazanmanın onların kaçınılmaz mağlubiyetini daha da hızlandırdığını gördük. Bu noktada üç gelişmenin altını çizelim:
    1) El Kaide vb. grupların ülkenin kuzeyinde, iç savaşta tarafsız olmaya çalışan Kürt gruplarıyla çatışmaya girmeleri;
    2) Kimyasal saldırının ardından gündeme gelen, Esad rejimini cezalandırmaya yönelik askeri müdahaleden vazgeçilmesinde, El Kaide vb. grupların bu yolla önlerinin iyice açılacağı endişesinin de etkili olması;
    3) El Kaide vb. grupların Kürtlerden sonra, uluslararası toplulukta belli bir meşruiyeti bulunan Özgür Suriye Ordusu ile de çatışmaya girmesi.
Sabretmeyi bilen bir örgüt

Kabaca bakıldığında, El Kaide vb. grupların varlığının Suriye’deki muhalefetin, onun en azından silahlı kolunun meşruiyetine ciddi olarak halel getirdiği ortada. Öyle ki birçok küresel ve bölgesel güç, Esad rejiminden çok bu tür grupların tasfiyesine öncelik vereceğe ve bazı stratejiler geliştireceğe benziyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün son açıklamalarını da bu bağlamda değerlendirebiliriz.
Peki bu tasfiye mümkün olabilir mi? İmkansız değil ama çok zor. Her şeyden önce bunun olabilmesi için Esad/Baas rejimiyle ve onun bölgedeki en büyük destekçisi İran rejimiyle belli konularda mutabık kalmak gerekir. (Cumhurbaşkanı Gül’ün İran’ın diplomasisine ve yeni Cumhurbaşkanı Ruhani’ye yönelttiği övgüleri bu bağlamda değerlendirebiliriz.)
El Kaide’nin bugün Suriye’den (ve bölgeden) tasfiyesi bir şekilde mümkün olsa bile orta ve uzun vadede El Kaide tehdidi bunu gerçekleştirecek aktörlerin tepesinde Demokles’in kılıcı gibi sallanacaktır. Çünkü El Kaide’nin en dikkat çeken özelliklerinden birisi, hiç acele etmemesi, sabırlı olmasıdır.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı