Türk solu bu sürecin neresinde?

03.08.2025 rusencakir.com

Yıllar önce, Birinci Körfez Savaşı sırasında, Fransız solunun öne çıkan isimlerinden, Ortadoğu uzmanı gazeteci Alain Gresh kendisiyle yaptığım söyleşide “İlk kez bir savaşta en yakınımdaki isimlerin hangi tarafta olduğunu kestiremiyorum” demişti.
O gün bugündür bu durum değişmiş değil. Yaşadığımız ya da tanık olduğumuz onca iç ve dış kriz ve dönüşümde birçok yol arkadaşımızla yollarımız ayrıldı, ummadığımız kişilerle birleşti.
Bugün devletin “Terörsüz Türkiye” adını verdiği yeni çözüm sürecinde de benzer bir durum yaşıyoruz. Özellikle Türk solu içindeki ayrışma ve kopuşlar daha bariz hale geliyor.

Öcalan’dan TİP’e mesaj
Önceki gün Abdullah Öcalan’ın DEM Parti İmralı heyetiyle yaptığı görüşmede ürkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş’a şu mesajı ilettiğini öğrendik: “Erkan Baş’a selamlarımı iletin. Bu yeni partiyi Demokratik Cumhuriyet Partisi diye tanımladım. Burada arkadaşlarla da paylaştım isim olarak, ancak kendisiyle de konuşun, bu girişimim ‘Demokratik Sosyalizm Partisi’ temelinde örgütsel birliğe kadar gidecek. Böyle bir oluşumdan bahsediyoruz. Kendisinden de parti ismi önerisi alın. Bu ismi de kendisine iletin. Selamlarımla beraber bir mesaj olarak iletin Erkan’a. Yeni partiye dahil olabilirler.”

TKP’nin başlattığı kampanya
Dün de Türkiye Komünist Partisi’nin öncülüğünde “Ülkemizin uçurumdan yuvarlanmasına izin vermeyeceğiz” başlıklı bir imza kampanyasından haberdar olduk.
“Biz aşağıda imzası yer alanlar Türkiye’nin cumhuriyetçi birikimini bu iddianın arkasında durmaya çağırıyoruz” diye başlayan metin şöyle devam ediyor:
“Barış ve kardeşlik istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Lozan Anlaşması’nın sorgulanmasını; mevcut sınırlarımızın tartışılmasını; yeni-Osmanlı hayallerini, Türkiye İmparatorluğu gibi gayrimeşru adlandırmaları, ümmetçiliği, etnik ve mezhepsel kimliklere dayalı siyasal yapı ve kurumları istemiyoruz. Barış ve kardeşlik ve de bağımsız ve laik bir ülke, eşitlikçi bir düzen, planlı bir ekonomi istiyoruz. Ülkemizin uçurumdan yuvarlanmasına izin vermeyeceğiz.”
Bu arada bir not düşelim: Bugünkü TİP ile TKP’yi oluşturan isimlerin ciddi bir bölümü 1993’te kurulan Sosyalist İktidar Partisi’nde birlikeydi. 2001’de birlikte TKP’yi kurdular ama 2014’te yolları ayrıldı.

Sürece kim karşı, kim yanında?
Erkan Baş ve TİP’in Öcalan’ın çağrısına ne cevap vereceğini bilmiyoruz, fakat parti TBMM’deki komisyon için İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ı görevlendirdi. Diğer bir deyişle sürece karşı olmadıkları ortada.
“Cumhuriyetçi aydınlar”ın bildirisindeyse açıkça sürece karşı çıkılmıyor ama yanında da durulmuyor. Bununla birlikte, bildirininin kısa metninde, süreç boyunca spekülasyonu yapılan “sınırların değişmesi”, “Lozan’ın sorgulanması”, “yeni Osmanlıcılık”, “ümmetçilik” gibi kavramların karşısında pozisyon alınmasından imzacıların süreç hakkında çok da pozitif bir bakışa sahip olmadıkları sonucuna varabiliriz.
İlginç olan Öcalan’ın da imzacılar gibi “cumhuriyet”, “barış”, “kardeşlik”, “eşitlik” gibi kavramları bu süreç boyunca öne çıkartması. PKK lideri bunlara ek olarak her vesileyle “demokrasi”ye de vurgu yapıyor ki imza metninde bu kavramı göremiyoruz.

Kürt sorununun dönüştürdüğü sol hareket
Yazının başlığına dönecek olursak: Türk solunun bu yeni süreçte, her zaman olduğu gibi paramparça olduğunu, ama “süreç yanlısı” ve “süreç karşıtı” kanatların zaman geçtikçe daha da netleşip birbirleriyle amansız bir mücadeleye gireceğini söyleyebiliriz.
Ama ortada çok ciddi bir soru(n) var? Türkiye’de sol/sosyalist bir hareketten söz edebilir miyiz? Böyle bir hareket varsa bunun ülkenin kaderinde değil belirleyici, etkileyici olabildiğini söyleyebilir miyiz?
1970’li yıllara damgasını vurmuş olan sol/sosyalist hareket bugün iyice etkisizleşmişse bunun önde gelen nedenlerinden biri 1980’lerden itibaren ülkenin gündemini belirleyen Kürt sorununa ve Kürt siyasi hareketine bakıştaki sorunlar ve yetersizliklerdir.
Hâlâ “Kürt” diyemeyen bir hareketin ülkeye “barış ve kardeşlik” getirmesi ya da gelmesine katkıda bulunması mümkün olabilir mi?



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
03.08.2025 Türk solu bu sürecin neresinde?
01.08.2025 Beklenen komisyon kuruldu ve gözler yine CHP’nin üzerinde
31.07.2025 Türkiye hâlâ İslam dünyası için bir model mi?
29.07.2025 Süreci kim sulandırıyor, kim sahip çıkıyor?
27.07.2025 “Ulus devletçi değil demokratik ulusçuyum” diyen Öcalan’ın “demokratik entegrasyon” önermesi Kürtler için ne anlama geliyor?
27.07.2025 Beyaz Toroslu savcılar ülkesinde barış nasıl olabilir?
25.07.2025 İmamoğlu ve Özel’in süreç hakkındaki kaygıları haklı mı?
25.07.2025 Haftaya Bakış (277): Meclis komisyonu belirsizliği | CHP'nin yol haritası ne ola-cak?
25.07.2025 Prof. Mesut Yeğen ile CHP’nin yeni çözüm süreciyle sınavı
24.07.2025 Ekrem İmamoğlu, ifadesini alan Beyaz Toroslu savcıyla tartışmasını ilk kez Ruşen Çakır’a anlattı: “Bana ‘yarın siz Cumhurbaşkanı olursunuz, o zaman siz bizi yargılarsınız’ dedi”
03.08.2025 Türk solu bu sürecin neresinde?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı