Söyleşi İsmail Kara/1 “Uluslararası çevreler şeriatçı bir oluşumu da destekleyebilir”

25.05.2013 Vatan

İslamcılık uzmanı Prof. İsmail Kara:

“Uluslararası çevreler ‘şeriatçı’ bir oluşumu da destekleyebilir” 

SUNUŞ:
Zeytinburnu Belediyesi, 17-18-19 Mayıs 2013 tarihlerinde, Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde “Türkiye’de İslamcılık Düşüncesi” başlıklı bir sempozyum düzenledi. Birbirinden farklı araştırmacı, öğretim üyesi ve gazetecinin tebliğ sunduğu, ilginç tartışmaların yaşandığı ve geniş ilgi gören sempozyumun koordinatörlüğünüyse Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. İsmail Kara yaptı. Bu son derece isabetli bir seçimdi zira ilki 1986’da çıkan üç ciltlik “Türkiye’de İslamcılık Düşüncesi” başlıklı antolojinin sahibi olan Prof. Kara ülkemizde İslamcılık denince akla ilk gelen isimdir.
Sempozyumdan dört gün sonra İstanbul Kuzguncuk’ta İsmail’le buluştuk ve tam bir saat boyunca sohbet edip tartıştık. Semih Sakallı tarafından yayına hazırlanan bu söyleşinin İslamcılık tartışmalarına katkıda bulunmasını umuyorum. İlgililer kendisiyle Mart 1994’de Pazar Postası için yaptığım söyleşiyi (Demokratikleşme İslam'ı öne çıkarır - Söyleşi İsmail Kara 14 Mayıs 1994) ve Haziran 2008’de yine Vatan Gazetesi için yaptığım söyleşiyiyse  (İsmail Kara: “Cemaat ve tarikatlar sivil toplum hareketi değildir”) bağlantılarından okuyabilir.


İslamcılık sempozyumunun koordinatörlüğünü yapan birisi olarak ne umdun ve ne buldun?
İsmail Kara:
Aslında Türkiye merkezli olarak İslamcılığı tartışmak istedik. Çünkü İslamcılık bizde Türkiye merkezli hiç tartışılmadı. Tabii ki İslamcılık sadece Türkiye üzerinden bütünüyle konuşulamaz. Bu düşünce ve hareketin Türkiye’den dışarıya dönük, dışarıdan Türkiye’ye dönük ve hatta uluslararası çevrelerden Türkiye’ye dönük tarafları var. Bunları hem tarihi, hem tematik, hem de aktüel yönleriyle olabildiğince konuşmak, tartışmak istedik. Hedefimiz bu sempozyumu vesile edinerek bir kitap hazırlamak. Sempozyumdan biraz daha geniş, olabilirse biraz daha derin, genişleyip tamamlanmaya açık olarak bunu sürdürmek.

Kitap için tebliğ sunmamış bazı isimlerden yazı istenecek mi?
Kara:
Bir defa benim önemsediğim birkaç arkadaş ya Türkiye’de olmadıkları ya da başka işleri olduğu için sempozyuma katılamadı. Onlardan metin almak istiyorum. Ayrıca genişletmeyi ne kadar yapabiliriz onu oturup konuşucağız. Tamamlayıcılık vasfı taşıyan, bir kısmı bilgi veren, bir kısmı döküm olabilecek bazı yazılar, ekler de olsun istiyorum. Hatta kısa zamanda yazı yazamayacağını tahmin ettiğimiz 1-2 kişiyle röportaj yapmayı da gündeme alabiliriz. Tabii bunlar benim kısa vadede yapılabilecek şeyler diye düşündüklerim, uzun vadeli çalışmaların da önü açık olmalı.

Sonuçta sempozyum nasıl bir katkı sağladı?
Kara:
Tekrar tartışmanın önünü açtı, belki bir usul de gösterdi. Benim İslamcılık sempozyumuna müdahil olmam hem bir avantaj hem bir dezavantaj. Esasında bunun problemlerini bildiğim için orada organizatör olarak resmen gözükmedim. Sonuçta, muhteva olarak başarı oranı çok çok yüksek değil bana göre. Türkiye şartlarında iyi sayılır. Organizasyon ve hizmetler çok iyiydi yalnız, nerede ise hiçbir aksama olmadı denebilir. Kitap aşamasının daha iyi olacağını düşünüyorum. Zaten birçok konuşmacı da tebliğini bütünüyle sunamadı.

Dünyadaki İslami hareketlere baktığımızda, birbirinden habersiz insanların benzer yönelişlere girdiğini görüyoruz. Bir dönem Müslüman Kardeşler çizgisi hakimdi, ardından İran Devrimi yaşandı. Bu arada çok fazla politik olmak istemeyen, çoğu tasavvufa yakın cemaatler varlıklarını sürdürdü. Yakın dönemde El Kaide ortaya çıktı ve şimdi de İslamcılar teker teker iktidara geliyor. Bu durumları dünyadaki küreselleşmeyle mi açıklayacağız?
Kara:
Burada çok farklı değişkenlere göre değerlendirilmesi gereken bir hadise var. Hadiseye fikri olarak bakarsanız tarikatlar ve cemaatler hariç bu aktivist hareketlerin fikri muhtevasının benzerliklerini öne çıkarabiliriz. Yeni-Selefi hareketiyle Müslüman Kardeşler arasında çok rahatlıkla fikri irtibat kurulabilir. Hatta Türkiye’deki cumhuriyet öncesi İslamcılıkla irtibat kurulabilir. O bakımdan bunların benzer taraflarını öne alarak analiz yapmak hiç de zor olan bir şey değil. İkinci bir değerlendirme unsuru şu: Muhalefeti mi yoksa uyumu mu öne çıkartıyorlar? Bu açıdan baktığınızda bu hareketler kendi tarihleri içerisinde bile farklı şekilde duruyor. Bunun en tipik örneği Mısır’daki Müslüman Kardeşler. Türkiye’deki AK Parti. Çok kısa zaman önceki tarihlerine baktığımız vakit muhalif bir hareket olarak karşımıza çıkıyorlar. Bugün baktığımızdaysa uyum politikaları takip ediyorlar. Bu durum yorumcuları da çok ciddi ölçüde yanıltıyor. “İslamcılık öldü” tartışmalarının en önemli problemi de belki burası.

Yani “İslamcılık hem uyumu hem muhalefeti barındırır. Dönemsel olarak uyum veya muhalefet öne çıkabilir ama yapı hep aynıdır” mı diyorsun?
Kara:
İslamcılık Türkiye’de de, dünyada da İslam’ın bir alt başlığıdır. Modern dünyada zaman zaman bu yeni yorum İslam’ın önüne çıkıyor veya çıkartılıyor. Ayrıca görünürlüğü de var. Yani öne çıkmasında sakınca yok. Fakat ilim ve fikir adımlarının ihmal etmemesi gereken şey, İslamcılığın İslam’ın alt başlığı olduğudur. Dolayısıyla İslam çok taraflı büyük bir problem olarak hem modern dünyanın, hem İslam ülkelerinin karşısında durduğu müddetçe bunun bir alt başlığı olan İslamcılık varlığını kesin olarak sürdürecektir. Bu mantıki bir çıkarımdır. Bunun inişi çıkışı, muhalefet tarafının zayıflaması uyum tarafının yükselişi gibi hususlar hep olacaktır. Bugün Türkiye’de olup bitenden yola çıkarak İslamcılığın ölümünü ilan edecek olursak 1924-1944 arasına ne diyeceğiz? O tarih diliminde İslamcılık hiç yoktu. Sessizliğe gömülmüş bir haldeydi. Bu 20 sene aslında bir asır denebilecek uzun bir dönem. Nasıl oluyor da bu kadar uzun bir zaman sessizliğe bürünmüş bir hareket tekrar canlanabiliyor? Bu arada üçüncü bir noktayı atlamayalım: Modern dünyada İslamcılık hareketlerinin harekete geçirici güçlerinden biri uluslararası çevrelerdir. Bunu unutuyoruz. Bu yükseliş ve düşüşlerde sadece İslam ve sadece İslam dünyasının yerel dinamiklerini değil aynı zamanda uluslararası çevrelerin bu hareketlerle münasebetlerini, yönlendirme ve biçimsizleştirme taleplerini, bir yere doğru itme politikalarını ihmal edemeyiz.

Neden?
Kara:
Çünkü felsefi olarak modern düşüncenin karşısında duran tek şey aslında İslam. Hıristiyanlık ve Yahudilik gibi modern dünyanın kurucu unsuru değil. İslam hâlâ modern dünyanın karşısında felsefi olarak duran tek din, kültür ve blok. Bu bloğun binlerce rengi, çokça farklı seviyesi var. Dolasıyla modern dünyanın İslam ile ilgilenmesi normal. İslam’ın modern dünyanın karşısında fiili olarak bir tehdit olmadığını biliyoruz. Fakat potansiyel olarak neredeyse tek tehdit unsuru. Fiili olarak tehditmiş gibi gösterilmesi uluslararası çevrelerin başarısıdır.

Neden fiili olarak tehdit değil?
Kara:
Fiili olarak tehdit olabilmek için maddi güç lazım.

Potansiyel tehditi algılayan Müslüman olmayan güçler bu hareketleri denetim altına almak için çaba mı sarfediyor?
Kara:
Hem de nasıl. Bunun çok uzun bir tarihi var. Meseleyi görmek için tarihi bir örnek veriyorum. Osmanlı hilafetinin gayri meşruluğunu ilk defa Hindistan’daki İngiliz misyonu elemanları dile getiriyor. Londra’da çıkıyor bu yayınlar. İngiliz politikacılarının bu Osmanlı hilafeti karşıtı fikirlerini cevaplayan kişiyse o sırada İstanbul’da üst düzey bir bürokrat olarak çalışan meşhur sözlükçü Redhouse. Bu hilafet karşıtı söylemlere cevap veriyor ve Osmanlı hilafetini savunuyor. Daha önemli olan bu metnin de Londra’da basılmış olmasıdır. Yani Londra hem hilafeti savunan çizgiyi hem hilafet karşıtı çizgiyi kontrol edebiliyor.

Peki bunu günümüze uyarlarsak?
Kara:
Uluslararası merkezler için bir hareketin şeriatçı olması, milliyetçi olması, sosyalist olması önemli değil. Önemli olan kullanılmaya elverişli olup olmadığıdır. Peşisıra da tabii kontrol edilip edilemediğidir. Onun için uluslararası çevreler “şeriatçı” bir oluşumu destekleyebilir. Bunda şaşırtıcı bir şey yok. Yakın ve uzak tarihte örnekleri de var.

Yarın :
Türkiye İslamcılığının özgünlüğü
Ümmetçilik gerçeği
Erbakan sistem karşıtı mıydı?

------------------
Dizi: Söyleşi İsmail Kara
1. Uluslararası çevreler şeriatçı bir oluşumu da destekleyebilir
2. Erbakan hiçbir zaman sistem karşıtı olmadı
3. İslamcıların siyasi başarıları diğer önemli problemleri örtüyor

Ruşen Çakır İsmail Kara Söyleşisi



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Söyleşi İsmail Kara/1 “Uluslararası çevreler şeriatçı bir oluşumu da destekleyebilir” 25.05.2013
2 Söyleşi İsmail Kara/2 “Erbakan hiçbir zaman sistem karşıtı olmadı” 26.05.2013
3 Söyleşi İsmail Kara/3 “İslamcıların siyasi başarıları diğer önemli problemleri örtüyor” 27.05.2013
4 Prof. İsmail Kara ile İslamcılığın dünü, bugünü, yarını üzerine söyleşi/Tam metin 28.05.2013

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı