EL KAİDE'NİN ARKA BAHÇESİ PAKİSTAN/7

23.08.2005 Vatan

Müslümanlığın misyonerleri: Tebliğciler
Dünyanın en köklü uluslararası İslami grubu olan Tebliğ Cemaati'nin merkezine girdiğimizde Türkiye'de de faaliyet gösteren Cemaat üyeleri, "Türkler'de bir yönelim var" diyerek durumdan memnun olmadıklarını anlattı
Taksiyle Lahor'a yarım saat mesafedeki Raiwind'e gittim. Kasabanın büyük bölümünü kaplayan Tebliğ Cemaati'nin devasa merkezini bulmak hiç zor olmadı. Elimi kolumu sallayarak içeri girdim ve labirentimsi dar sokaklarda dolanmaya başladım. Hacdaki gibi, çoğu beyazlara bürünmüş her yaştan yüzlerce sakallı erkek, aşırı sıcak havada dev vantilatörlerin serinlettiği binaların içinde ya muhabbet ediyor, ya Kuran okuyor ya da uyuyordu. İçlerinde çok sayıda Filipinli, Çinli, Orta Asyalı, Afrikalı da vardı. Kimse bir şey sormadı. Çoğu, tipimden ve kıyafetimden dolayı yabancı ve kendilerinden olmadığımı anlayıp selam verdi. Gazeteci olduğumu söylemem de telaş yaratmadı. Sadece fotoğraf çektirmek isteyince kibar ama kesin bir dille izin vermediler. Beni 300'e yakın yatağın bulunduğu bir binaya götürdüler ve ellerindeki kalın bir deftere merkeze gelmiş yabancı uyrukluların pasaport bilgilerini kaydeden iki Pakistanlı'ya teslim ettiler. Hemen meyve ve meyve suları geldi. Yemek teklif edildi. Bazıları benimle İngilizce sohbete koyuldular. Genellikle "Hakkımızda ne düşünüyorsun? Bu gece burada kalacaksın değil mi? Bir müddet kalıp bizi daha yakından tanımak istemez misin?" şeklinde sorular sordular. Türkiye'den gelen bir grup Tebliğcinin kısa süre önce döndüğünü ama Türkçe konuşan birilerini bulabileceklerini söylediler.
İki yaşlı Tebliğci Bir müddet sonra "Şimdi bizim dinlenme vaktimiz. Bir yer hazırlayalım siz de dinlenin" deyip beni bir yastıkla başbaşa bıraktılar. Yorgunluktan sızmak üzereydim ki yaşlı bir Pakistanlı gelip bozuk bir Türkçeyle konuşmaya başladı. 70 yaşındaki Muhammed Lahorluydu. Tebliğ için gide gele Türkçeyi öğrenmişti. Kendinden beş yaş büyük Peşaverli Abdülkerim'i de uyandırdı. Birlikte orta yaşlı bir grubun toplantı yaptığı bir salona geçtik. Abdülkerim kusursuz Türkçesiyle nereli olduğumu sordu. "Hopa" deyince, Türkiye'ye ilk kez 1965'de gittiğini ve Erzurum'dan Artvin'e, oradan Hopa üzerinden Trabzon Vakfıkebir'e kadar tebliğ yaptıklarını anlattı. Daha üç ay önce Norveç ve Danimarka'daymış. Bu ülkelerde Türk işçilerine tebliğ yaptıktan sonra buradaki Türk tebliğcilerin daveti üzerine Almanya'daki altı şehirde daha kendi deyimleriyle "cor" yapmışlar.
Türkiye raporu Abdülkerim konuşmanın bir yerinde bazı kağıtları karıştırdı. İki sayfalık Türkçe bir metni okumaya başladı ve sonra bana verdi. Bu, kısa süre önce Raiwind'i terk etmiş olan Türk tebliğcilerin yıllık faaliyet raporuydu. İstanbul Sultançiftliği'ndeki Selam Mescidi'ni merkez olarak kullanan Türk Tebliğciler, tüm faaliyetlerini en ince ayrıntısına kadar anlatmışlardı. Açıkçası bu rakamlar dünyanın en köklü ve en yaygın uluslararası İslami grubu olan Tebliğ Cemaati'ni pek tatmin edecek gibi değildi. Abdülkerim de "Türklerde bir yönelim var" diyerek gelinen noktadan pek memnun olmadığını belli etti. Bu arada sohbetimize, gözlükleri ve seyrek sakalıyla bir entelektüeli andıran Arif Zamani dahil oldu. İstatistik profesörü olan Arif'in kendisi gibi Tebliğci olan abisi Esad Zamani yıllarca Bilkent Üniversitesi'nde işletme profesörü olarak görev yapmış. O da abisini ziyaret ede ede Türkçe öğrenmiş. Tebliğciler siyasete bulaşmazlar. Yine de onlarla terörü konuşmaya çalıştım. Abdülkerim "Bizim bu konularla hiçbir ilgimiz yok" dedi. Bazı El Kaide üyelerinin Tebliğci bir geçmişten geldiklerini hatırlattım "Olabilir, elimizden bir şey gelmez" cevabını verdi. Teröre karşı mücadele kapsamında Cemaat'in dünya çapındaki faaliyetlerine de kısıtlamalar gelebileceğini söylediğimdeyse, önce "Bizi tanırlar, bize dokunmazlar" diye geçiştirmeye çalıştı, ardından "İmanlı insana sıkıntı da rahmettir" diye ekledi.

Müşerref Batı'yı iknada zorlanıyor 7 Temmuz'daki Londra bombaları gözleri bir kez daha Pakistan'a çevirdi ve bu ülkenin global terörle ilişkisi bir kez daha sorgulandı. Üstelik ABD, Pakistan'ın önde gelen hasmı Hindistan'la çok önemli ve çok boyutlu bir stratejik işbirliği anlaşmasını daha yeni imzalamıştı. Aynı zamanda Genelkurmay Başkanlığını da yürüten Devlet Başkanı Perviz Müşerref bu tür kriz anlarında her zaman yaptığı gibi davrandı. Büyük şehirlerde bazı radikal bilinen cami ve medreselere baskınlar düzenletip kimi İslamcıları gözaltına aldırdı. Bu arada bol bol konuştu ve Batı ülkelerine vaatler verdi. Müşerref ilk olarak gençlere yaptığı bir konuşmada medreselerde reform yapacaklarını, hepsini kayıt altına alacaklarını ve buralardaki sayıları 1400 olarak tahmin edilen yabancı öğrencileri geri yollayacaklarını söyledi. 21 Temmuz'daysa televizyondan halka seslenerek ve aşırı unsurlara karşı çıkmalarını ve terörle mücadelesinde hükümeti desteklemelerini istedi. "Aşırılık ve terörizme bulaşanlar, İslam'ın adım karalamaktan başka bir şey yapmıyorlar" diyen Müşerref bazı yayın organlarında Pakistan'ın global terörün ana karargahı veya arka bahçesi olarak gösterilmesini şiddetle kınadı. Müşerref, Londra'daki saldırılarda parmağı olanlardan üçünün Pakistan kökenli olmasına karşın, bu kişilerin İngiltere'de doğup büyüdüklerini hatırlatıp şöyle devam etti: "Evet Pakistan'da yapılması gereken pek çok şey var. Ancak İngiltere'de de yapılması gereken çok şey var. Birbirimizin aleyhine konuşmak ve birbirimizi suçlamak yerine, birbirimizi cesaretlendirmemiz ve desteklememiz gerekir."
"El Kaide köşeye sıkıştı" Müşerref dört gün sonra da Lahor'da basının karşısına çıktı. Bu sefer ağırlığı El Kaide ve Usame bin Ladin'e veren örgütün Pakistan'daki sığınaklarının yok edildiğini ve 700 militanın yakalandığını belirtti. El Kaide'nin küçük gruplar halinde, Bin Ladin'in de gizlendiği sanılan Afganistan sınırındaki Kuzey ve Güney Veziristan'da bulunabileceğini söyleyen Müşerref, "Komuta sistemlerini yok ettik ve saf dışı bıraktık, dağlarda gördüğümüz her yerde onlara saldırıyoruz" dedi. El Kaide'nin kuryeler aracılığıyla haberleşme sistemini zayıflattıklarını da ileri süren Müşerref, "Bu durumda, El Kaide üyesi herhangi birinin, Londra, Şarm El Şeyh, İstanbul ya da Afrika'daki eylemleri kontrol edebilmesi mümkün mü? Bu kesinlikle doğru değil" diye konuştu. Ancak Müşerref'in ne El Kaide'nin Pakistan'dan söküp atıldığı iddiaları, ne de radikal İslamcılığın zeminini kurutacağı vaatleri Batı'yı tam olarak tatmin edebildi. Uzmanlar şimdi de Pakistan Gizli Servisi'nin her kriz zamanında yaptığı gibi El Kaide'nin önemli bir ismini yakalayıp ABD'ye teslim etmesini bekliyor.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 EL KAİDE’NİN ARKA BAHÇESİ: PAKİSTAN/1 17.08.2005
2 EL KAİDE'NİN ARKA BAHÇESİ PAKİSTAN/2 18.08.2005
3 EL KAİDE'NİN ARKA BAHÇESİ PAKİSTAN/3 19.08.2005
4 EL KAİDE'NİN ARKA BAHÇESİ PAKİSTAN/4 20.08.2005
5 EL KAİDE'NİN ARKA BAHÇESİ PAKİSTAN/5 21.08.2005
6 EL KAİDE'NİN ARKA BAHÇESİ PAKİSTAN/6 22.08.2005
7 EL KAİDE'NİN ARKA BAHÇESİ PAKİSTAN/7 23.08.2005

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı