Vahap Coşkun: TBMM’deki komisyon nasıl şekillenecek, ne yapacak?

16.07.2025 medyascope.tv

16 Temmuz 2025’te medyascope.tv'de yaptığımız söyleşiyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Ruşen Çakır: Vahap, haberimizi duydun diye tahmin ediyorum. Bunu aslında Hande Fırat geçen hafta yazmıştı. Daha sonra bugün ya da dün Ankara'nın Türkiye'deki yabancı gazetecilere verdiği bir bilgi notu da aynı bu şekilde. Yani o bilgi notu önce Hande Fırat'a verilmiş, sonra yabancı gazetecilere de verilmiş. İkinci aşama Öcalan'ın çağrısı, üçüncü aşama silah bırakmanın başlaması. Şimdi dördüncü aşamadayız herhalde. Tam ona geçiyoruz. O da yasal düzenleme ve sen de hukukçusun. Komisyon kurulacak, Meclis komisyonu. O komisyon anladığım kadarıyla AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler şöyle söylüyor, ‘‘Öneri getirecek’’ diyor.
Vahap Coşkun: Evet.

Ruşen Çakır: Evet. Beşinci konu da apayrı, beşinci aşamanın uzağındayız. Onun için dördü konuşalım. Nasıl bir şey bekliyor bizi önümüzdeki günlerde? Komisyon kurulacak, komisyon tartışacak, birtakım öneriler getirecek ve bu öneriler Meclis’in ilgili komisyonlarına gidip yasalaşacak falan gibi bir süreç mi?
Vahap Coşkun: Öncelikle şunu söyleyeyim Ruşen abi, yani bu süreci safhalara ayırmak yabancı bir durum değil, alışık olmadığımız bir durum değil. Dünyanın diğer çözüm süreçlerinde de karşımıza çıkan bir durum ve üç aşağı beş yukarı bu safhaları izler. Yani silahsızlandırma, eve dönüş ve toplumsal entegrasyonu öngören adımlar atılır. Bunlar peyderpey de düşünülebilir ama bu süreçleri hepsini birbirinden ayrı vagonlar olarak düşünmek de yanlış olabilir. Bazen süreçler birbirinin içine geçebilirler. Mesela şu anda PKK'nin bir anlamda silahsızlanma süreci devam ediyor, üçüncü aşama denilen aşama. Bunun 3-5 ay içerisinde bitirileceği söyleniyor ama diğer taraftan hukuki entegrasyonun altyapısını hazırlayacak olan komisyon da yani dördüncü aşama da devreye girmiş oluyor. Dolayısıyla süreci bu şekilde birbirleriyle irtibatı olan aşamalar olarak düşünmek daha doğru olur. Komisyona gelince, yani hem AK Partililerin ve özellikle Efkan Âlâ'nın yaptığı açıklamalardan da anladığımız şu: Komisyon 30-35 kişiden oluşacak bir komisyon olacak ve bu komisyonun iki önemli işlevi yerine getirmesi bekleniyor. Bunlardan bir tanesi sürecin bir anlamda şeffaflaştırılması ve aynı zamanda toplumsallaştırılması. Çünkü burada birtakım hukuki öneriler gelecek. Her hukuki öneriye karşı siyasal partiler kendi duruşlarını ortaya koyacaklar. Seçmenlerine bu konuda bilgi verecekler. Dolayısıyla biz bu süreçte hangi konuların tartışıldığını, partilerin nerede durduklarını daha yakından gözlemleyebileceğiz. Bu, süreci hem şeffaflaştıracak hem de toplumsallaştıracak, toplumsal tartışmanın göbeğine oturtacak. İkincisi ve bence asıl önemlisi, bu komisyondan beklenen bir hukuki hazırlık yapması, yani çözüm sürecinin mutfağını oluşturması. İki temel konu var: Bir, hangi yasalar değiştirilecek? İki, yeni ne tür yasalara ihtiyacımız var? Yani hangi yasaların değiştirileceği konusunda zaten üç aşağı beş yukarı bu süreç içerisinde dile getirildi. İnfaz yasası, ceza yasası ve terörle mücadele yasasının birtakım hükümlerinin değiştirilmesi gerektiği konusunda DEM Partililerin daha önce de yapmış olduğu açıklamalar var. Bir de yeni yasal düzenlemeler ne olacak? Örneğin süreç içerisinde yer alanları hukuki olarak teminat altına almak için bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olacak mı? Veya daha kapsamlı, örneğin af veya af sonucu doğuracak yeni bir yasaya ihtiyaç olacak mı? Zannediyorum komisyon bu konudaki hazırlıkları yapacak, Meclis Genel Kurulu’na sunacak ve Meclis Genel Kurulu’nun bunları yasalaştırması beklenecek. Komisyona çok büyük bir anlam atfediliyor. Bugünkü görüşmelerde bunu çok net bir şekilde gördük. DEM Parti her üç görüşmesinden sonra da komisyona özel atıf yaptı. Yani hem Adalet Bakanı’yla hem Davutoğlu'yla hem Bahçeli ile görüşmeden sonra komisyonun bu süreç içerisinde ele alınması muhtemel bütün konuları ele alacak ve buna yönelik bir harita, yol haritası oluşturacak bir komisyon olacağı ifade edildi.

Ruşen Çakır: Orada şeyi biliyorsun, ben bir haber yaptım, o Mayıs sonunda yapılan görüşmenin notları.
Vahap Coşkun: Evet.

Ruşen Çakır: Devlet Bahçeli konusunda Öcalan komisyonun geciktirilmesine çok kızıyor. Orada Devlet Bahçeli'ye bir mektup yazıyor. Mektup MHP'ye iletiliyor. Hatta hızlı bir ön cevap geliyor falan. Ve orada, metni sen okudun mu bilmiyorum, Öcalan şunu söylüyor: ‘‘Komisyonla görüşmek istiyorum’’ diyor. Şimdi tabii bir taraftan Devlet Bahçeli'nin, ‘‘Öcalan gelsin, DEM Parti grubunda konuşsun’’ demişliği var. Çıtayı çok yukarıya çıkarttı. Ama Öcalan diyor ki, ‘‘Yasa konusunda birtakım önerilerim var. Onları doğrudan komisyona iletmek istiyorum.’’ Ve DEM Partililerin de bu kadar komisyona vurgu yapması bundan kaynaklanıyor bence.
Vahap Coşkun: Evet, aslında Öcalan İmralı'dan da bir diplomasi yürütüyor. Abi senin haberlerinde de bunu net bir şekilde görüyoruz. Dün Ahmet Taşgetiren'in köşesinde de önemli bir haber vardı. O da Ahmet Davutoğlu ile yapmış olduğu görüşmede Ahmet Davutoğlu'nun İmralı'dan kendisine bir mektup geldiğini, bu mektuba cevap verdiğini, İmralı Heyeti’nin bu cevaba karşılık olarak İmralı'dan kendisine tekrar bir mektup geleceğini ifade etti. Yani Öcalan…

Ruşen Çakır: Şimdi onu yalanladılar ama biliyorsun.
Vahap Coşkun: Evet.

Ruşen Çakır: Gelecek Partisi onu yalanladı, net bir şekilde ‘‘Böyle bir şey yok’’ dedi.
Vahap Coşkun: Ama bugün toplantıdan sonra yine sordular Ahmet Davutoğlu'na ‘‘Siz İmralı'yla görüşür müsünüz?’’ diye, ‘‘DEM Parti heyeti, İmralı Heyeti bu ihtiyacı çok net bir şekilde gideriyor, bilgi akışını sağlıyor. O nedenle şu an itibarıyla düşünmüyorum’’ dedi. Ama görünen o ki Öcalan oradan birtakım siyasi aktörlere kendi görüşlerini yansıtıyor. Zaten başından itibaren Öcalan hem diğer siyasi partilerle hem de işte gazetecilerle, akademisyenlerle görüşmek istediğini ifade ediyor. Komisyon kurulduğunda komisyon içerisinde bir heyet elbette görüşebilir ve bence de görüşmesi gerekir. Yani Öcalan sürecin merkezinde yer alan üç aktörden biriyse eğer, komisyon nasıl ki Sayın Devlet Bahçeli ile görüşecek, nasıl ki diğer siyasal aktörlerle görüşecek, Öcalan'la da görüşmeli ve onun da önerilerini vesaire almalı. Bu bence sürecin biraz daha normalleşmesini sağlayabilecek olan bir unsur. Komisyon üyeleri Meclis’ten seçilecek, milletvekilleri olacaklar. Dolayısıyla onların görüşmelerinde herhangi bir beis yok.

Ruşen Çakır: Peki, şu CHP meselesini seninle daha önce de konuştuk. Dün 15 Temmuz vesilesiyle katıldığı yayında Özgür Özel bu konuya yine değindi. Bugün Ekrem İmamoğlu yaptığı savunmada değindi. Orada dikkatini çekmiştir, MHP ve DEM Parti'ye çağrı yaptı. Yani bir anlamda ‘‘Erdoğan'ın oyununa gelmeyin’’ gibi bir şey söyledi. Şimdi CHP'yi dışarıda tutmak mümkün mü? CHP'nin kaygılarını tatmin etmek mümkün mü? Bir de tabii ki önemli olan şu, cumartesi günü itibarıyla sürecin sorumluluğunu üstlenmiş olan Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP'nin bu işin içerisinde fiilen olmasını arzu eder mi?
Vahap Coşkun: İki açıdan değerlendirebiliriz. Birincisi, ideal bir çözüm sürecinde ne yaparsınız? İdeal bir çözüm sürecinde toplumun bütün kesimlerini, özellikle ana muhalefet partisini bu sürece destek kılmak için daha çok çaba sarf edersiniz. Çünkü sürecin bir parlamento ayağı var, bir de toplumsal ayağı var. Dolayısıyla CHP'nin burada sürece destek vermesi toplumsal açıdan işlerin daha kolay yerine gelmesini sağlar. Ama bizim görebildiğimiz, pratikte gördüğümüz şu: İktidar partisi, özellikle AK Parti, CHP'yi sürecin dışında bırakmak istiyor. Yani herhangi bir şekilde CHP'yi sürece katmak istemiyor. Buna mukabil bence CHP yönetimi, özellikle İmamoğlu ve Özel, başından itibaren çok doğru bir yerde duruyorlar. Yani süreci destekliyorlar ve süreci desteklediklerini net bir şekilde ifade ediyorlar. Geçen hafta Özgür Özel'in yapmış olduğu bir açıklama vardı, önemliydi. ‘‘İktidara karşıtlığı sürece karşıtlığa dönüştürmemek gerekir’’ mealinde bir açıklama yaptı. Bu özellikle muhalif kesimlere yapılan bir açıklamaydı. O nedenle bence burada CHP'nin, CHP yönetiminin süreci destekler bir tavırda durması son derece önemli ve doğru bir yer. Fakat iktidarın CHP'ye yönelik kıskacı daraldıkça, CHP'nin tabanından iktidara yönelik olan eleştiriler yükseldikçe, daha arttıkça, sürece yönelik eleştirileri de arttıkça CHP yönetimi burada ne kadar durabilir? Bu gerçekten önemli bir soru işareti. Yani bir noktadan sonra CHP yönetimi de artık süreci bu kadar net bir şekilde desteklemekten imtina edebilir bir noktaya gelebilir, ki bu bence CHP açısından da sıkıntılı bir durum ortaya çıkartır, süreç açısından da sıkıntılı bir durum ortaya çıkartır.

Ruşen Çakır: Şimdi şöyle bir husus var, son olarak onu sormak istiyorum Vahap. Benim bugünlerde yaptığım yayınların birçoğunda karşımıza çıkan bir olayı sana da sormak istiyorum. Aslında çok basit bir şey. Komisyon yasal düzenlemeler yapacak ama zaten süreci ilerletebilecek birtakım adımlar yasal düzenleme olmadan da yapılabilir.
Vahap Coşkun: Kesinlikle.

Ruşen Çakır: İlk akla gelen Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarının serbest bırakılması. Bunun için bir yasaya gerek yok değil mi?
Vahap Coşkun: Evet.

Ruşen Çakır: Osman Kavala'ya da gerek yok, Can Atalay'a da gerek yok, kayyumların iadesine de gerek yok. Yani şu günlerde, mesela Ahmet Özer'in kent uzlaşısından pazartesi günü beraat etmesi bu anlamda olumlu bir gelişme, sürecin ruhuna uygun olarak görüldü. Ne dersin? Bir şeyler bekleyebiliriz değil mi?
Vahap Coşkun: Evet. Yani şimdi gerçekten sürecin daha toplumdan destek görebilmesi için birtakım adımların atılması lazım. Öcalan'ın videolu açıklamasında önemli vurgulardan bir tanesiydi, ‘‘Halkın sürece güven duyabilmesi için silah bırakmanın görülmesi gerekir’’ minvalinde bir açıklama yapmıştı. Mesela o silah bırakma töreni bu anlamda son derece önemli. Ama diğer taraftan iktidarın da herhangi bir yasal değişikliğe gerek kalmadan sadece mevcut yasaları uygulayarak veya birtakım idari kararlar alarak sürece yönelik toplumsal desteği artırabilecek imkanlar var. Özellikle Demirtaş konusunda ben biraz daha ümitvar bir durumdayım. Bunun iki önemli sebebi var. Bir tanesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin geçen hafta Demirtaş hakkında vermiş olduğu karar. Bu dördüncü karar, AİHM'in Demirtaş hakkında vermiş olduğu karar. Buna mukabil ikinci olarak da Bahçeli'nin Demirtaş'a teşekkür etmesi, yani bir sürecin yürütülmesinde son derece önemli bir rol oynadığından bahisle Demirtaş'a teşekkür etmesi. Dolayısıyla bu AİHM kararı gerekçe gösterilerek Demirtaş serbest bırakılabilir veya tahliye edilebilir. Aslında bunun zaten yapılması gerekir. Hukuk gereği bu, hukuk devleti olmanın gereği de bu. Ama bugüne kadar maalesef bu gerek yerine getirilmedi. Keza kayyumlar konusunda birtakım gelişmeler olabilir. Ahmet Türk bunu net bir şekilde ifade etti. Yani kayyumların mutlak manada geri gönderilmesi gerektiğini ifade etti ve sadece kendisi için değil, kendisinin şu anki durumda bunu kabul etmeyeceğini, bütün kayyumlar için bunun olması gerektiğini ifade etti. Dolayısıyla iktidar bu süreci daha da kuvvetlendirmek, zeminini daha da tahkim etmek istiyorsa yasal hazırlıklar bir taraftan yapılırken, hukuki mutfak çalışması bir taraftan yapılırken diğer taraftan da bu idari adımları atabilir.

Ruşen Çakır: Çok teşekkürler Vahap yayınımıza katıldığın için.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
20.07.2025 Apoculuk ve Fethullahçılık: Benzerlikler ve farklılıklar
19.07.2025 Suriye’deki kaos çözüm sürecini tehlikeye sokabilir
18.07.2025 Şimdi hamle sırası devlette
17.07.2025 Erdoğan bu İmamoğlu’nun yargılanmasının TRT’de canlı yayınlanmasını istemeyecektir
16.07.2025 Burak Cop anlattı: CHP çözüm sürecinde ne yapıyor, ne yapmalı?
16.07.2025 Vahap Coşkun: TBMM’deki komisyon nasıl şekillenecek, ne yapacak?
16.07.2025 Erdoğan “PKK ile barış, CHP ile savaş” stratejisinden bir an önce vazgeçmeli
15.07.2025 15 Temmuz’un 9. yılında Fethullahçılık’tan geriye ne kaldı?
15.07.2025 Mehmet Altan ile Türkiye’nin Gidişatı (11): Süreç hız kazandı & Dokuzuncu yılında 15 Temmuz
14.07.2025 PKK teslim mi oluyor?
20.07.2025 Apoculuk ve Fethullahçılık: Benzerlikler ve farklılıklar
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı