Kürt hareketi özüne mi dönüyor?

17.10.2011 Vatan

KÜRT HAREKETİNİ ANLAMAK/1

Bundan tam dört yıl önce Vatan Gazetesi’nde “PKK’yı Anlamak” başlığıyla dört gün boyunca PKK analizleri yapmıştım. Bugün PKK yerine genel olarak “Kürt hareketi”ni, yine birkaç gün sürecek bir şekilde analiz etmek istiyorum. “Neden PKK değil de Kürt hareketi?” diye sorulacak olursa, “Çünkü bu hareket yer yer PKK’yı da aşma potansiyeline sahip” diye cevaplarım.

“Peki neden Kürt siyasi hareketi değil de Kürt hareketi?” diye soranlaraysa önce 1980’lerde yükselişe geçen İslami hareket örneğini hatırlatırım. 

O tarihlerde ön plana çıkan hiç kuşkusuz siyasetti, yani İslami hareket denince akla türban eylemleri, Refah Partisi ve onun seçimlerde aldığı oylar akla geliyordu. Ama hareketin siyasi boyutu, çok güçlü ve her geçen gün daha da güçlenen bir ekonomik, toplumsal ve kültürel zemin üzerinden yükseliyordu. İşte bugün de Kürt hareketinde siyaset öne çıkmakla birlikte, dipten gelen ekonomik, toplumsal ve kültürel hareketliliği göz ardı edemeyiz, hatta olabildiğince bu boyutları ön plana alıp irdelemek bu hareketi anlamamıza daha fazla yardımcı olacaktır.

Anlamaktan korkanlar

Burada geniş bir parantez açıp “anlamak” fiilini biraz tartışalım. Bir gazeteci olarak “anlamak”, daha doğrusu “anlamaya çalışmak” öteden beri benim için hayati bir öneme sahip olmuştur. Örneğin 1994 yerel seçimlerinin hemen ardından piyasaya çıkan “Ne Şeriat Ne Demokrasi” adlı kitabımın alt başlığı “Refah Partisi’ni Anlamak”tı. Ancak maalesef herkesin her şeyi çok iyi bildiği ülkemizde “anlamak” pek sevilmez ve sık sık “anlayışla karşılamak”, hatta “benimsemek”, “sahiplenmek”le karıştırılıyor. 

Dün nasıl bir gazeteci olarak İslami hareketi anlama çalışmam birçokları tarafından “İslamcı olmak” ya da en azından “İslamcıların ekmeğine yağ sürmek” olarak görüldüyse günümüzde de Kürt hareketini anlama çabalarımın birtakım karaçalmalarla engellenmek istendiğinin farkındayım. Dün olduğu gibi bugün de bu türden yaftalamalara gülüp geçiyorum. Bu arada bugün beni “PKK’nın ekmeğine yağ sürmek”le itham etmeye kalkanların bir kısmının dünün İslamcıları olması (ki bunların İslamcılığa çoktan veda etmiş oldukları da aşikâr) da kaderin garip bir cilvesi olsa gerek.

Kürt hareketinde din faktörü

Tam da bu noktada, günümüzdeki Kürt hareketini anlamanın merkezinde din, daha doğrusu İslamiyet olgusunun yer aldığını gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Daha açacak olursam, bugünün Kürt hareketini diyelim ki 10 yıl öncekiyle kıyaslarsak, dinin (ve dindarların) bu hareketteki görünürlüğü, etkisi ve rolünün sistemli bir şekilde artmakta olduğunu çarpıcı bir şekilde gözlemliyoruz. Kandil’de başörtülü PKK militanları, Güneydoğu’nun dört bir tarafındaki alternatif Cuma namazları, Osman Baydemir gibi öne çıkmış bazı şahsiyetlerin gayet olağan bir şekilde dini söyleme başvurmaları, Altan Tan gibi İslamcı kimliğiyle temayüz etmiş birinin BDP içinde hızla parlaması ve taban tarafından da benimsenmesi ve nihayet TBMM’de verilen başörtüsü yasağının kalkması önergesi, bu noktada aklıma gelen ilk örnekler.

Bu örneklere bakıp, cumhuriyetin ilk yıllarındaki Kürt kalkışmalarının büyük çoğunluğunda İslam faktörünün merkezi bir önemde olmasını da hatırlayıp “Yoksa Kürt hareketi özüne mi dönüyor?” diye soranlara, “O kadar da değil, en azından şimdilik” cevabını verip Kürt hareketi-İslam ilişkisini tartışmasına yarın devam edelim.

YARIN: PKK hangi hatasından döndü? Devlet hangi hatasında ısrar ediyor?



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Kürt hareketi özüne mi dönüyor? 17.10.2011
2 Devlet din kartıyla Kürtleri neden kazanamadı? 18.10.2011
3 Kürt hareketi solcu mu, milliyetçi mi? 19.10.2011
4 Susmak değil, yeni şeyler söylemek zamanı 20.10.2011

Son makaleler (10)
15.09.2024 Erdoğan’ın “din düşmanları”na ihtiyacı var
08.09.2024 Erdoğan genç teğmenlerden rahatsız
06.09.2024 Ruşen Çakır, Kemal Can ve Kadri Gürsel ile Haftaya Bakış (230): CHP iktidara yürüyor mu? Sisi-Erdoğan kavuşması - Teğmenlerin kılıçlı yemini
05.09.2024 Bir mozaik olarak Türkiye (4): Pakrat Estukyan Türkiye’de Ermeni olmayı anlatıyor: “Yegâne talebimiz eşit yurttaşlık”
04.09.2024 31 Mart’ta AKP ile seçmeni arasında ne oldu? Feyza Akınerdem ile söyleşi
04.09.2024 Transatlantik: Sisi-Erdoğan kardeşliği, BRICS Türkiye’ye ne katar? Netanyahu neden ateşkes istemiyor?
03.09.2024 “Erdoğan iyi, çevresi kötü” önermesinde son durum
02.09.2024 Kara Harp Okulu’ndaki “Subaylık Yemini” olayı: Hakan Şahin ile söyleşi
01.09.2024 Ayrılar aynı yerde: Kuvvet komutanları, HÜDA PAR, MHP…
31.08.2024 Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Atatürk’le alıp veremediği ne olabilir?
15.09.2024 Erdoğan’ın “din düşmanları”na ihtiyacı var
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
11.02.2016 Hesabên herdu aliyan ên xelet şerê heyî kûrtir dike
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı