Kimin yaptığını Öcalan ve Fidan biliyor olmalı

11.01.2013 Vatan

Yeni İmralı sürecinin hızlı başlaması ne kadar heyecanlandırıcı ve umut vericiyse, bunu sabote etmek isteyenlerin de ellerini alabildiğine hızlı tutmaları o kadar tatsız ve umut kırıcı oldu. Elbette, Paris'te üç Kürt kadın siyasetçinin profesyonelce katledilmesinden söz ediyorum. Barış isteyip, son süreci destekleyen herhangi birinin bu suikastten şu ya da bu nedenle rahatsız ve tedirgin olmaması herhalde düşünülemez. Öte yandan bu rahatsızlık ve tedirginliği en kısa sürede aşıp, süreci kararlılıkla yürütmek de şarttır. Çünkü Paris saldırısını tezgahlayanların, bu süreci torpilleyebilmek için dünyanın dört bir tarafında başka tertiplere de kalkışacağından kimsenin şüphesi olmasın.
Bu aşamada hemen "kim bunlar?" sorusunun gelmesi kaçınılmaz. Bu sorunun gerçeğe en yakın cevabını bilse bilse son süreci götüren iki taraf, yani devlet ile PKK, yani Hakan Fidan ile Abdullah Öcalan bilir. Çünkü bu saldırının esas muhatabı onlardır. Bilirler bilmesine ama bu bilgiyi olanca açıklığıyla kamuoyuyla paylaşacaklarını sanmıyorum.

Katilin karakalem portresi

Dolayısıyla bizim yapabileğimiz, en fazla seçenekleri sıralamak olur. Bu yazıda böyle bir yola gitmek yerine saldırının muhtemel sorumlularını tasvir etmeye çalışacağım. Şöyle ki Paris saldırısının ardında,
1) Türkiye'nin içiçe geçmiş olan Kürt ve PKK sorunlarını çözmesini kendi çıkarlarına aykırı gören;
2) Son süreci baltalamak için elinden geleni yapmaya kararlı;
3) Bu uğurda müzakere eden taraflar arasında zaten zayıf olan güveni iyice ortadan kaldırmak ve/veya tarafların üzerinde yükseldikleri kitleleri birbirine düşürmek için komplolar/provokasyonlar planlayan;
4) Gerek devlet, gerek PKK içinde bazı güçlere ulaşabilme, onları yönlendirme, kullanma imkanlarına sahip odak veya odakların bulunduğunu düşünüyorum.
Biraz daha somutlaştıracak olursak, ya dış bağları çok kuvvetli yerli bir güç ya da ülke içinde hayli örgütlü dış bir güç veya güçler koalisyonu söz konusu olabilir.

PKK içi çatışma ihtimali

Önce AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik, ardından Başbakan Erdoğan, Paris'te yaşananların örgüt içi bir olay olabileceğini söylediler. Saldırının yapıldığı yer, öldürülenlerin kimlikleri ve konumları, tepkiler şunu gösteriyor: Eğer bu iddia doğruysa PKK içinde müzakere sürecine karşı olan bir grubun Öcalan'a meydan okumasıyla karşı karşıyayız demektir.
Sanmıyorum. Hele bu saldırının sorumluluğunu PKK içindeki müzakere yanlılarına yüklemeye çalışmayı aşırı komploculuk olarak görüyorum. Bununla birlikte saldırıyı gerçekleştiren kişi ya da kişilerin maktuller tarafından tanınıyor olma ihtimalini de yabana atmamak lazım. Kısacası, birileri Kürt siyasi hareketine yönelik bu öldürücü saldırıyı pekala aynı hareket içinde yer alıp sonradan devşirilmiş veya başından itibaren oraya yerleştirilmiş kişiler eliyle gerçekleştirmiş olabilirler. Ancak tekrar altını çizmek şart: PKK içinde müzakere konusunda bir ayrışma olsa bile bunun ortaya çıkması için henüz çok erken ve Paris saldırısı böyle bir ayrışmanın dışavurumu olamayacak kadar sert bir olay.

Ne yapmalı?

Son sürecin başarılı olmasını arzulayanlar başından itibaren provokasyon ihtimallerini akıllarında tuttukları için, Paris saldırısının ölümcül bir engel olmasına izin verilmeyebilir. Ancak ilk aşamada gerek hükümet çevrelerinin PKK'yı, gerekse PKK'nın "derin devlet"i işaret etmiş olması tarafların en azından kamusal alanda ortak bir dile sahip olmadıklarını, bu tür saldırılar sürerse olmalarının da mümkün olmayacağını gösteriyor.
Dolayısıyla BDP'li siyasetçilerin ilk İmralı ziyaretini ve Öcalan'ın telkinlerini beklemekten başka, şimdilik yapacak pek bir şey yok. Tabii bu arada akıllara PKK'yı getirecek herhangi bir terör saldırısı olmaması için dua etmek de zaruri.






Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı