Korkmaya gerek yok, Kürt sorunu Türk sorununa dönüşmez

06.01.2013 Vatan

Artıları ve eksileriyle “yeni İmralı süreci”/5

Korkmaya gerek yok, Kürt sorunu Türk sorununa dönüşmez


“Yeni İmralı süreci” çok hızlı başladı: Önce MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Abdullah Öcalan ile, PKK’nın silahsızlandırılması perspektifinde görüştüğünün resmen açıklandı. Ardından Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata İmralı’ya gidip Öcalan’a görüştü. “Yeni İmralı süreci” çok olumlu seyrediyor, barış ve çözüme yönelik ümit ve heyecan tüm ülke çapında dalga dalga artıyor. Bunun bir nedeni, ülkenin bir an önce bu sorunu çözmeye mecbur olmasıysa, bir diğeri, görüşmeleri yürütenlerin arkasında zaten hatırı sayılır bir kamuoyu desteği bulunmasıdır. Ama bununla da kalmıyor, örneğin Öcalan’dan hoşlanmadıklarını bildiğimiz bazı Kürt siyasetçiler de, AKP’ye mesafeli bakan bazı sanatçılar, aydınlar, kanaat önderleri de peşpeşe sürece desteklerini ilan ediyorlar. Bu noktada en sevindirici gelişmelerden biri hiç kuşkusuz, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun da hükümete çözüm için kredi verdiklerini açıklaması oldu. Son olarak, medyanın geneline egemen olan sağduyulu, serinkanlı ve barış yanlısı tutumun altını çizip tahtaya vuralım, “nazar değmesin” diyelim.

Kırılgan güven ortamı

Diyelim, çünkü içerde ve dışarda, Türkiye’deki çatışma ortamının sonlanmasından son derece rahatsız olacak epey odak mevcut ve bunlar hayli güçlü. Sürecin ilk günlerindeki hız ile olumlu atmosferin onları çok tedirgin ettiği muhakkak, sağda solda açık örneklerine de tanık oluyoruz.
Peki ne yapabilirler? Galiba iki yol var deneyebilecekleri. Birincisi, görüşmeleri yürüten taraflar arasında zaten çok az olan, kırılgan güveni ortadan kaldırmaya yönelik bazı provokasyonlara yönelebilirler. Şu ana kadar gerek iktidar partisi, gerekse BDP çevrelerinin son derece dikkatli ve sorumlu davrandıklarını gördük; PKK’dan gelen açıklamaların da ana hatlarıyla olumlu ve yapıcı olduğunu söyleyebiliriz. Ama süreç ilerledikçe ve çözüm yaklaştıkça, her iki bünyede yarıklar açmaya yönelik çabaların arttığını da herhalde göreceğiz. Bu bağlamda, hükümet adına görüşmeleri sürdüren MİT’e ve Müsteşar Fidan’a yönelik yeni kampanyalarla karşılaşmamız da sürpriz olmaz.

Milliyetçilikleri kışkırtma

Süreci sabote etmenin ikinci yoluysa zaten kutuplaşmış olan toplumu birbirine düşürmeye yönelik provokasyonlara girişmek olabilir. Bu da en kolay, milliyetçi duyguları köpürtmekle mümkün gözüküyor. Ülkemizde Türk ve Kürt milliyetçiliklerinin birbirini beslediğini, son dönemde Türk milliyetçilerinin daha pasif, Kürt milliyetçilerinse daha aktif olduğunu gözlemliyoruz. Barış içinde birarada yaşama iradesini yeniden tesis etmeyi hedefleyen (en azından hedeflemesi gereken) bu yeni süreçten memnun olmayan odaklar, Türk ve Kürt milliyetçiliklerine yatkın kitlelere, ayrı ayrı, varılmak istenen noktanın kendi aleyhlerine olacağı propagandası yapmak isteyeceklerdir, ki kısmen başladıklarını da görüyoruz.
Bu çevreler, öncelikle Türk kamuoyunu gözlerine kestirmişe benziyorlar, en azından şimdilik. En çok da “Kürt sorununu çözmek isterken Türk sorunu yaratılmasın” diye özetlenebilecek bir argümanı öne sürüyorlar. İlk bakışta makul görünen bir uyarı bu. Ama serinkanlı bir şekilde biraz deştiğimizde bu uyarının hiç de gerçekçi olmadığını anlıyoruz. Çünkü Kürtlerin eşit yurttaşlık temelindeki taleplerinin, cumhuriyet değerlerini benimsemiş hiçbir Türk yurttaşı rahatsız etmesi söz konusu olamaz. Kısacası, “Kürt sorununu çözmek isterken Türk sorunu yaratılmasın” demenin, “böyle gelmiş, böyle gitsin” demekten başka anlamı yoktur.
Daha önceki yazılarımda (Türklerin kaygıları, Kürtlerin haysiyeti) arkadaşım Osman Bostan’ın, çözüm için geliştirdiği “Türklerin kaygılarını, Kürtlerin haysiyetini gözeten bir denge” formülünün çok işlevsel olabileceğini yazmıştım. Bu önermeye “Peki ya Türklerin haysiyeti?” diye karşı çıkmaya kalkmanın hiç de haysiyetli bir tutum olduğunu düşünmüyorum.
Sonuçta tüm Türkiye ne yapıp edip bu sorunun çözülmesini istiyor; karşılıklı olarak geçmişte yaşanan bazı şeyleri unutmaya, affetmeye yatkınız. Bu nedenle insanlarımız “yeni İmralı süreci”ne temkinli de olsa umut ve heyecanla yaklaşıyorlar. En önemlisi, kötü niyetlilerin çözümü engellemek için her yola başvurabileceklerinin de bilincindeler.  
Öyle ki çözüm istemeyenler, sırf süreci sabote etmek uğruna canlı bomba olup kendilerini mesela Taksim Meydanı’nda patlatmak zorunda bile kalabilirler.


Yarın: Bölgesel dengelerin sürece muhtemel etkileri 

Dizi:
Artıları ve eksileriyle yeni İmralı süreci/7  Temkinli değil eleştirel iyimserlik
Artıları ve eksileriyle yeni İmralı süreci/6  “Kürdistan sorunu”nun figüranı değil başrol oyuncusu olma fırsatı
Artıları ve eksileriyle yeni İmralı süreci/4 
PKK’nın silahsızlanması: İmkansıza yakın ama pekala mümkün
Artıları ve eksileriyle yeni İmralı süreci/3 Devlet Öcalan’ı, Öcalan da PKK’yı ikna etmek zorunda
Artıları ve eksileriyle yeni İmralı süreci/2  Devlet Öcalan’ı kullanıp atacak mı?
Artıları ve eksileriyle yeni İmralı süreci/1  Üç temel aktör: Öcalan Fidan ve Erdoğan





Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
15.09.2024 Erdoğan’ın “din düşmanları”na ihtiyacı var
08.09.2024 Erdoğan genç teğmenlerden rahatsız
06.09.2024 Ruşen Çakır, Kemal Can ve Kadri Gürsel ile Haftaya Bakış (230): CHP iktidara yürüyor mu? Sisi-Erdoğan kavuşması - Teğmenlerin kılıçlı yemini
05.09.2024 Bir mozaik olarak Türkiye (4): Pakrat Estukyan Türkiye’de Ermeni olmayı anlatıyor: “Yegâne talebimiz eşit yurttaşlık”
04.09.2024 31 Mart’ta AKP ile seçmeni arasında ne oldu? Feyza Akınerdem ile söyleşi
04.09.2024 Transatlantik: Sisi-Erdoğan kardeşliği, BRICS Türkiye’ye ne katar? Netanyahu neden ateşkes istemiyor?
03.09.2024 “Erdoğan iyi, çevresi kötü” önermesinde son durum
02.09.2024 Kara Harp Okulu’ndaki “Subaylık Yemini” olayı: Hakan Şahin ile söyleşi
01.09.2024 Ayrılar aynı yerde: Kuvvet komutanları, HÜDA PAR, MHP…
31.08.2024 Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Atatürk’le alıp veremediği ne olabilir?
15.09.2024 Erdoğan’ın “din düşmanları”na ihtiyacı var
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
11.02.2016 Hesabên herdu aliyan ên xelet şerê heyî kûrtir dike
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı