Esad Coşan-Erbakan çekişmesi tekerrür mü ediyor?

29.11.2013 Vatan

Cemaat-hükümet, buna bağlı olarak Fethullah Gülen-R. Tayyip Erdoğan kavgası akıllara bir şekilde, yaklaşık 25 yıl önceki Mahmut Esad Coşan-Necmettin Erbakan kavgasını getiriyor.
Geçmişteki olayı özetlemeye çalışalım: Milli Görüş hareketinin ilk partileri olan Milli Nizam Partisi ve Milli Selamet Partisi Nakşibendiliğin en önemli kollarından olan İskender Paşa Dergahı’nın şeyhi Mehmet Zahid Kotku’nun teşvik ve destekleriyle kurulmuştu. Kotku Kasım 1980’de vefat edince yerini damadı Coşan aldı. Süreç içerisinde Refah Partisi (RP) lideri Erbakan, kendisinden 12 yaş küçük Coşan’ın manevi otoritesine tabi olmadı. İslami kesimde siyasi-dini ayrışmasını dayatan Erbakan ve arkadaşları, tüm cemaatleri yalnızca dini ve toplumsal işlevlerle sınırlayıp, siyasi misyonun yalnız kendileri tarafından yerine getirilebileceğini işlediler.Ruşen Çakır - Esad Coşan-Erbakan çekişmesi tekerrür mü ediyor?

Büyük kopuş

Politikaya bulaşmaktan ürken cemaat otoriteleri başlangıçta bu tutumu anlayışla karşılayıp onayladılar. Fakat zamanla politikanın bütün alanların önüne geçtiğini, otoritelerinin zayıflayıp Erbakan’ın gölgesinde kalmaya başladıklarını fark edince itirazlara başladılar. Bu konuda Coşan hayli öne çıktı. İlk olarak tarikata bağlı İslam Mecmuası gibi yayın organlarında üstü kapalı dillendirilen bu itirazların zamanla Erbakan’a karşı bir isyana dönüştüğü, Coşan’ın 26 Mayıs 1990'da İstanbul'da yaptığı ve kayıtları elden ele dolaşan konuşmada ortaya çıktı. Sonuçta Coşan Milli Görüş’le tüm ilişkisini kopardı ama tarikatın tüm bağlıları onu dinlemedi. (Keşke Hasan Hüseyin Ceylan, Zahid Akman, Zekeriye Kahraman gibi yakın öğrencileri o günleri yazsalar) O da, duyurduğu partiyi kuramadan 28 Şubat sürecinde Avustralya’ya gönüllü sürgüne gitti ve 4 Şubat 2001 günü Sydney yakınlarında bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

Benzerlik ve farklılıklar

Ruşen Çakır - Esad Coşan-Erbakan çekişmesi tekerrür mü ediyor?Cemaat-hükümet kavgasının dershaneler üzerinden alenileşmesiyle birlikte, Gülen ve onun takipçilerine akıbetlerinin Coşan gibi olacağı, yani siyasete karşı yenik düşmelerinin kaçınılmaz olduğu uyarılarını yapanlar oldu. Bu kavgadan kim galip ayrılır bilinmez ama bugünkü Gülen-Erdoğan gerilimiyle dünkü Coşan-Erbakan çatışmasının farklılıklarının benzerliklerinden fazla olduğunu söyleyebiliriz. Şöyle ki:
1) İskender Paşa dergahı başından beri Milli Görüş’ün içinde yer aldı, hatta Kotku döneminde bunu yönlendirdi. Gülen cemaatiyse, Milli Görüş’ün içinde değil dışındaydı. Ona karşı hep mesafeli oldu ve kuşkuyla baktı.
2) Coşan Erbakan’la yollarını RP iktidara gelmeden ayırdı. Gülen ise Erbakan’ın öğrencileriyle yollarını onlar iktidara geldikten sonra birleştirdi, ama bir aşamadan sonra bu ittifak dağıldı. Yani ilkinde bir hareketin, ikincisinde tüm ülkenin iktidarını paylaşma mücadelesi söz konusu.
3) İskender Paşa cemaati siyasete ilgisini hiçbir zaman gizlememiştir. Gülen cemaatiyse, pratikte ne yaşanırsa yaşansın, kendisini hep “siyasetlerüstü” olarak konumlandırmaya çalışmıştır. Bugün bile hükümetle kavganın esas konusunu dershaneymiş gibi gösterme çabası bu perspektifin sonucudur.
4) Erbakan ile Erdoğan arasındaki benzerlik ve farkları tartışmayı şimdilik bir kenara bırakalım; Coşan ile Gülen arasındaki en temel ayrım, birincinin İskender Paşa’yı, şu ya da bu nedenle ülkenin en güçlü ve etkili cemaatlerinden olmaktan çıkarması; Gülen’inse kendi elleriyle yoktan var ettiği bir yapıyı küresel bir harekete dönüştürmeyi becermiş olmasıdır.
Dolayısıyla, yaklaşık çeyrek yüzyıl sonra tarihin tekerrür edeceğini düşünmek hiç de gerçekçi olmayacaktır.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı