Cemaat-hükümet savaşı üzerine 10 yeni soru: Bu savaşın Gezi ile hiçbir alakası yok!

12.01.2014 Vatan

Cemaat ile AKP hükümeti arasındaki savaş üzerine en sık sorulan 12 soruyu dün cevaplamaya (Cemaat-hükümet savaşı üzerine sıkça sorulan sorular) çalışmıştık. Bugün okurlardan gelen yeni sorularla konuyu tartışmayı sürdürüyoruz:
 
1) Her iki tarafın da böylesine ağır darbe alacağının belli olduğu bir savaşı önlemek gerçekten imkansız mıydı?
 
MİT kriziyle birlikte başlamış olan savaşın tırmanmaması, ancak Cemaat’in devlet içindeki yapılanması konusunda hükümeti tatmin edecek bazı geri adımlar atmış olmasıyla veya en azından dershaneleri "dönüştürme" projesine sert tepki vermemesiyle mümkün olabilirdi. Her durumda, iki tarafın da savaşın kendileri için bu kadar yıkıcı olacağını hesaplamadıkları aşikâr.
 
2) Bugün bu çatışmayı yaşamasalardı, olası gelecek çatışma konusu ne olurdu?
 
MİT krizindeki stratejik hatadan ders çıkartmış olan Cemaat bu sefer hükümetin en yumuşak karnı olan yolsuzluğu temel alarak inisiyatif kazandı. Yolsuzluk soruşturmaları olmasa bile hükümet eninde sonunda, bir şekilde "paralel devlet" dediği yapının üzerine gidecek ve çatışma o zaman yaşanacaktı.
 
3) Şu anda tarafların ellerinde kalan ortak payda nedir?
 
Özellikle medya üzerinden o kadar yıkıcı bir psikolojik savaş yürütülüyor ki, geleneksel olarak birbirlerine pek güvenmeyen, buna rağmen geçici süre için de olsa başarılı bir ittifak yapmış olan bu iki gücü birbirine bağlayabilecek tüm köprüler teker teker yıkılıyor. Ancak dışardan üçüncü bir gücün her ikisini birden tehdit etmesi halinde (ki böyle bir işaret yok) tekrar bir araya gelmeleri mümkün olabilir.
 
4) Taraflar hangi konularda pişmanlık duyuyor?
 
Hükümetin HSYK’yı Cemaat’e tepside sunmak anlamına geldiği için 12 Eylül referandumundan pişman olduğu açık. Cemaat’in de AKP ve Erdoğan’a aynı referandumda çok açık bir şekilde destek vererek siyasetüstü konumunu sonlandırmış olmaktan şikayetçi olduğu anlaşılıyor. Tabii hükümet en çok, o kadar göz yumduğu, önünü açtığı, hatta teşvik ettiği, bugün "paralel devlet" adını verdiği yapılanmanın kendisini de hedef alacağını öngöremediği için pişman olsa gerek.
 
5) Bu çatışma olmasaydı yine hükümeti zan altında bırakan rüşvet ve yolsuzluk iddialarından haberdar olur muyduk?
 
Hiç sanmıyorum. Aynı polis şefleri, savcılar ve yargıçlar iş başındaydı ancak bugüne kadar AKP’yi zor durumda bırakacak hiçbir ciddi yolsuzluk soruşturmasına tanık olmadık. Cemaat medyasının da bu tür yayınları olmadı.
 
6) Cemaat çözüm sürecine karşı mı? Bu savaşta Kürt faktörü söz konusu mu?
 
Cemaat, Kürt sorununun çözümüne değil de bunun PKK ve Abdullah Öcalan ile yapılmasına karşı. Kürtlerin siyasi temsilcileri aracılığıyla haklarını almaları yerine, devletin (dolayısıyla Türklerin) onlara haklarını (tabii uygun gördüğü kadarıyla) vermesini savunuyorlar. Bu çizgiyi bir dönem hükümete de kabul ettirdiler ancak tam bir fiyasko yaşandı. Hükümet bu çizgiyi terk edip PKK ile görüştüğü için MİT krizi yaşandı. Kürt hareketinin bu savaşta hükümete daha yakın görünmesi de bundandır.
 
7) Bu savaşın Gezi Parkı direnişinin devamı olduğu doğru mu?
 
Hiç ilgisi yok. Gezi direnişi sırasında ve sonrasında çok ciddi hatalar yapan Başbakan Erdoğan eğer sık sık dile getirdiği bu iddiaya sahiden inanıyorsa yine yanılıyor demektir. Gezi’de kahramanlık mertebesine çıkardığı polisi bu sefer kendine rakip, hatta yer yer düşman görmesi bile iki olayın benzemediğinin kanıtıdır. Çünkü Gezi hükümete yönelik toplumsal bir meydan okumaydı, Cemaat’in de toplumsal gücü yabana atılamaz ancak buradaki esas meydan okuma devletin içinden geldi.
 
8) Tüm bu operasyonlarla iktidarın mı, yoksa oyuncunun (Erdoğan) mu değişmesi hedefleniyor?
 
Rüşvet/yolsuzluk soruşturmalarında ana hedefin bakanları, yakın arkadaşları ve aile fertleri üzerinden bizzat Erdoğan olduğu anlaşılıyor. Bu bağlamda, Gezi direnişi sırasında mesnetsiz bir şekilde ortaya atılan "Erdoğansız AKP projesi"nin bu sefer sahiden gündemde olduğunu düşünebiliriz.
 
9) Bir Gülen-Erdoğan çatışması mı yaşanıyor?
 
Kısa bir süre içinde bizzat rol üstlenmeleri nedeniyle Cemaat-hükümet savaşı bir Gülen-Erdoğan savaşı görünümü kazandı. Her ikisinin de hareketleri içindeki konumları, duruşları vb. düşünüldüğünde normal. Ancak Gülen’in, Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Milli Görüş hareketiyle mesafeli olması hatırlandığında bunun sadece kişisel bir sorun olmadığı anlaşılıyor.
 
10) Cemaat AKP ve Erdoğan’dan ne istiyor? Yerine ne koymayı düşünüyor? Yoksa bazı dış güçler adına mı hareket ediyor?
 
Cemaat’in birçok uluslararası ve bölgesel sorun konusunda AKP ve Erdoğan’dan ziyade küresel güçlere yakın pozisyonlarda olduğu sır değil. Yine Cemaat’in hükümete, tam da dış politikada iyice yalnızlaştığı bir sırada cephe alması da herhalde raslantı değildir. Bütün bunlara bu hareketin kendi bağımsız siyasi yapılanmasının olmaması, AKP dışında herhangi bir siyasi partiye destek vermemesi eklenince akıllara doğal olarak bazı komplo teorileri geliyor. Ancak Cemaat’i şu ya da bu dış gücün "taşeronu" olarak görmek ve göstermek son derece yanlış olur. Fethullah Gülen’in, Türk siyasi hayatını AKP’li ama Erdoğansız bir şekilde, küresel güçlerin de desteğini alacak ölçüde yeniden yapılandırarak burada hareketine ve kendisine daha geniş bir iktidar alanı açmayı hedeflediğini düşünüyorum. Ama Erdoğan’ın buna izin vermemek için elinden geleni yapacağı da muhakkak.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı