Yıllarca birbirimizden kız alıp vermişiz...

22.12.2012 Vatan

1980 sonrasının Türkiyesi'ne kimlik politikaları damgasını vuruyor. AKP iktidarıyla birlikte muhafazakâr kesimlerin dinsel kimliklerini kamusal alana taşımalarının önündeki engeller büyük ölçüde kalktı ancak Kürtler ve Aleviler başta olmak üzere farklı toplumsal grupların siyasi ve kültürel taleplerinin büyük bir kısmı henüz yerine getirilmiş değil.
Yıllarca siyaseti sağ-sol gibi ideolojik eksenlerden hareketle yapmış ve yaşamış insanların kimlik siyasetlerinin ön plana çıkıp zamanla her şeyin önüne geçmesini anlayamamaları, anlamak istememeleri; anladıktan sonra da kabullenmeye yanaşmamaları son derece normaldi. Örneğin bir Sünni'nin bir Alevi'ye, bir Türk'ün bir Kürt'e, başlığa çıkardığım gibi, "yıllarca birbirimizden kız alıp kız vermişiz..." diye başlayan cümleler kurarak onun hak taleplerini geçiştirmeye çalışması bir yere kadar anlaşılırdı. 
Anadolu toprağındaki farklı etnisite, din ve mezheplerin birarada yaşama deneyimlerinin olumlu yönlerini sahiplenmek kuşkusuz iyi bir şeydir. Fakat tarihin değişik dönemlerinde, yine bu topraklarda  çoğunluğu oluşturanların farklı (ve hemen hemen hepsi haksız) gerekçelerle sayıca az olanlara zulmetmiş olduklarını da aklımızda tutmamız şart. Daha önemlisi, geçmişin birarada yaşam deneyimlerinin birçoğunun günümüzde hiçbir işlerliği kalmadı. Koca bir imparatorluktan geri kalan topraklarda yeni bir ulus-devlet inşa etme adına her türlü farklılığı yoksayan cumhuriyetin, 100. yılına girerken tüm farklı kimlikleri çoğulcu, özgür ve demokratik bir şekilde sahiplenerek yeniden inşası kaçınılmaz.

Sosyalist solun tükenişi

Kısacası işi artık tadında bırakmak ve kimlik siyasetleri gerçeğini kabullenmeme inadından vazgeçmek gerekiyor. Ama işimizin hiç de kolay olmadığı ortada. Çünkü kimlik siyasetlerine karşı direnç sadece devletten gelmiyor; temel siyasi aktörler de bu konuda yer yer devletten daha statükocu pozisyonlar alabiliyorlar. Ne var ki kimlik siyasetlerine kuşkuyla yaklaşan, onları kendi bünyelerine almanın yollarını aramak yerine karşılarına alan siyasi hareketler kaybetmeye mahkum. 
Bu açıdan aklıma gelen ilk örnek, şahsen içinde yer aldığım sosyalist sol. 1970'li yıllardaki kitleselliğimiz ve gücümüzden uzak kalmamızı öncelikle 12 Eylül faşizmine, ardından birtakım strateji ve taktik hatalara, sol içi çatışmalara filan bağladık. 70'lerde kendilerini sosyalist olan tanımlayan bazı arkadaşlarımızın Kürt ve Alevi hareketlerine yönelmiş olmalarını da onların zaafıyla açıklamaya çalıştık.
Tam bu noktada bir örnek vermek istiyorum: 1970'li yıllarda devrimci hareket içinde tanıdığım bir arkadaşım var. 12 Eylül darbesinin ardından o da çoğumuz gibi hapis yattı. Çıktıktan sonra da mücadelesini sürdürdü. Ancak bir süre sonra Kürt siyasi hareketine katılmış olduğunu öğrendim. Nitekim PKK davası kapsamında, eskisinden daha uzun bir süre içerde kaldı. En nihayet Kürt hareketine de veda eden arkadaşım bir süredir Alevi kimliğini öne çıkaran entelektüel ve siyasi faaliyetlerde yoğunlaşmış durumda. 
Arkadaşımı eleştiriyor değilim. Çünkü onunki bir döneklik öyküsü değil. Zira o sosyalist solda edinmiş olduğu siyasi kültürü, militanlığı, diğerkâmlığı bırakmadı, sonraki hareketlere de taşıdı. Buna karşılık kimlik politikalarına duydukları kuşku ve nefret nedeniyle bazı eski yol arkadaşlarımız ulusalcı harekete katılıp her ne kadar kendilerine "solcu" demeyi sürdürseler de faşizan bir çizgiye yöneldiler.

AKP de CHP'nin yolunda

CHP'nin de en temel krizinin kimlik siyasetleri karşısında yalpalamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Parti içindeki ulusalcı kanadın sesini her vesileyle güçlü bir şekilde çıkartması, ana muhalefet partisini yenilemeye soyunan kadroların hevesini kırıyor, gücünü azaltıyor ve CHP böylece etkisini daha da kaybediyor. 
Kürt sorununda "Kürt-Türk kardeştir, ayrım yapan kalleştir" sloganının ötesine gidemeyen, gideceğe de benzemeyen MHP'yi bir kenara bırakalım. Özel olarak AKP, genel olarak İslami hareketin kaderi de sosyalist sol ve CHP'ninkine benzeyebilir. Bir süredir, benim de aralarında bulunduğum bazı gözlemciler, dindar Kürtlerin, hükümetin Kürt sorununda açılım çizgisinden vazgeçmesi nedeniyle iktidar partisinden uzaklaşmaya başladığını yazıp söylüyor. Ama bu uyarılara karşı "bunlar PKK propagandası" dışında dişe dokunur bir tepki gelmiş değil.
Sonuç olarak: eğer AKP hükümeti, Kürtler, Aleviler ve diğer sayıca az toplumsal gruplarla, eşit yurttaşlık temelinde yeni bir toplumsal sözleşme yapma yoluna gitmezse kendisi de kaybeder, tüm ülkeye de kaybettirir.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
15.09.2024 Erdoğan’ın “din düşmanları”na ihtiyacı var
08.09.2024 Erdoğan genç teğmenlerden rahatsız
06.09.2024 Ruşen Çakır, Kemal Can ve Kadri Gürsel ile Haftaya Bakış (230): CHP iktidara yürüyor mu? Sisi-Erdoğan kavuşması - Teğmenlerin kılıçlı yemini
05.09.2024 Bir mozaik olarak Türkiye (4): Pakrat Estukyan Türkiye’de Ermeni olmayı anlatıyor: “Yegâne talebimiz eşit yurttaşlık”
04.09.2024 31 Mart’ta AKP ile seçmeni arasında ne oldu? Feyza Akınerdem ile söyleşi
04.09.2024 Transatlantik: Sisi-Erdoğan kardeşliği, BRICS Türkiye’ye ne katar? Netanyahu neden ateşkes istemiyor?
03.09.2024 “Erdoğan iyi, çevresi kötü” önermesinde son durum
02.09.2024 Kara Harp Okulu’ndaki “Subaylık Yemini” olayı: Hakan Şahin ile söyleşi
01.09.2024 Ayrılar aynı yerde: Kuvvet komutanları, HÜDA PAR, MHP…
31.08.2024 Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Atatürk’le alıp veremediği ne olabilir?
15.09.2024 Erdoğan’ın “din düşmanları”na ihtiyacı var
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
11.02.2016 Hesabên herdu aliyan ên xelet şerê heyî kûrtir dike
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı