Ruşen Çakır: Cemaat’in kartları kolay kolay bitmez, şapkasından çok tavşan çıkarabilir

03.08.2016 diken.com.tr

NUR BANU KOCAASLAN

Gazeteci Ruşen Çakır, kendi deyimiyle ‘Fethullah Gülen 40 yılı aşkın süredir bu işi yapıyorsa, 30 yılı aşkın süredir onu takip eden’ bir isim.
Darbe girişiminin ardından kurucusu olduğu Medyascope’ta Gülen Cemaati’ne ilişkin hazırladığı dosyalarla da bu birikimi aktarmayı sürdürüyor. Gülen Cemaati’ni sıradan bir İslami hareket değil ‘istihbarat örgütü’ olarak görmek gerektiğini aktaran Çakır, 15 Temmuz’daki kanlı darbe girişiminin ‘Fethullah Gülen’in işi’ olduğunu üstüne basa basa vurguluyor.
Ruşen Çakır’a, Türkiye’nin belki de en karmaşık örgütlenme ağına sahip, son yıllara damgasını vuran Gülen Cemaati’ni sorduk. Çakır’ın en dikkat çekici tespitlerinden biri, ‘Gülen’in kartlarının henüz bitmediği.’

‘Olayın cevabı Gülen’in kendisi’

Gülen Cemaati neden diğer İslami gruplardan ayrı olarak böylesine örgütlenmeyi tercih etti, neden bu kadar büyüdü, neyi amaçladı?

Buradaki temel mesele Fethullah Gülen’in kendisi. Gülen’in bir şahıs olarak bu vizyona sahip olması ve başından itibaren bunu düşünmüş olması. Kendini Said Nursi’nin devamcısı ama daha başka biri olarak görmesi ve göstermesiyle ilgili bir şey. İnsanlar yanlış anlayabilir ama o bir dahi. Kendisi bir dahi, tek tek ilk baştan itibaren her şeyi planlayan, ayrıntılara fazlasıyla meraklı, herkesi tek tek kontrol eden biri. Yani olayın cevabı Gülen’in kendisi. Türkiye’de bir yığın tarikat var ama hepsi üç aşağı beş yukarı birbirine benzer. Birbirinden farkları vardır ama sonuçta baktığınız zaman hemen hemen aynı yapılardır. Bu ise tamamen farklı bir şey yarattı.
Fethullah Gülen’in Türkiye’de yarattığı hareket aslında dünyanın farklı yerlerinde, özellikle Batı'da görülen ‘cult’ ya da ‘sect’ olarak tabir edilen yapılara benziyor. Bunlar değişik dinlerden, örneğin Hristiyanlıktan, Yahudilikten türetiliyor. Ya da kırma, farklı dinlerin birleştirilmesinden oluşanları da var. Bir de uzaylılara vs. inanmaya temel alanları. Ama hemen hepsi karizmatik bir lider etrafında şekillenen, insanların kendini alabildiğine adadığı yapılar olması. Öyle bir yapıyı İslam içinden ve Nurculuktan inşa etti Fethullah Gülen. Olayın esas sırrı bu.

Sonunda buraya mı varmayı amaçlıyordu?
Kesinlikle. Bu çok net bir şekilde görülüyor. 1990’da çıkan ‘Ayet ve Slogan’da böyle bir şeyin, yani devleti ele geçirmenin teorik olarak söz konusu olduğunu, Gülen cemaatiyle ilgili bölümün sonuna yazmıştım. 1985’te İslamcılık çalışmaya başladığımdan itibaren bu cemaatin adını duydum ama kendilerine ulaşmam uzun bir süre mümkün olmadı. Çünkü yeraltındaydılar, yani ortaya çıkmıyorlardı, Gülen’in kendisi dahil. Haber kaynağım çoğunlukla diğer İslamcılardı, diğer gruplardan insanlardı. Ve herkes Gülen Cemaati’nden esrarengiz bir yapı olarak ve sevmeyerek bahsederdi. Devletin içine sızma perspektifi o zamandan beri bilinirdi. Buradan nereye varmak istediği, yani nihai amacı pek kestirilemezdi.
Onlar da bu tür suçlamalara genellikle ‘Devletin içinde her cemaatten insan olabilir, ne var bunda’ diye cevap verdiler. Ama buradaki çok farklı. Tabii ki devletin içinde Alevi de olur, Sünni de olur, Nakşi de olur. Ama bunlar orada varolan kurallara, hiyerarşiye göre hareket ederler. Cemaat söz konusu olduğundaysa durum değişiyor: küçük yaştaki çocuklar alınıyor, belli eğitimlerden geçiriliyor, gerekirse sınav soruları temin ediliyor ve ‘Ali, Ahmet askeri liseye, Veli Hüseyin hukuk fakültesine, şu şu tıp fakültesine’ diye dağıtıyorlar… Ondan sonra her şeyleri, Işık Evleri vb. mekanizmalar aracılığıyla kontrol ediliyor. Sonra da onlara iş yaratılıyor; örneğin hukuk fakültesini bitirenler genellikle avukat olmak ister. Cemaat ise, ‘Sen yargıçlık sınavına, sen savcılık sınavına gireceksin’ diyor gençlere. Sonra da onların önleri açılıyor, kariyerleri sırasında kendilerine engel olmaya çalışanlar da Cemaat eliyle hızla tasfiye ediliyor.

Kendi deyimleriyle bir altın nesil yetiştirmek amacından çok daha fazlası varmış…
Tabii ki kendisi bunu bir altın nesil olarak tanımlıyor olabilir ve kendisi için bu doğru da olabilir. Ama bizim açımızdan bunun altın bir nesil olmadığı, bunların kötücül bir grup olduğu 15 Temmuz’da çok net bir şekilde ortaya çıktı. Ama hiç kimse bu kadarını tahayyül edemiyordu. Cemaat ile ilgili birtakım iddialar vardı, ‘Ya abartıyorsunuz bu kadar değil, ne var canım, orduda onlar da olsun’ dediler.

‘Erbakan ve Kürt hareketi istisna’

Hiç kimse derken, Erdoğan 17 Aralık’tan sonra ciddiye almaya başladı en azından…

Burada olayı sadece Erdoğan’la açıklamanın anlamı yok. Bir zamanların Hürriyet gazetesi, Sabah gazetesi, hepsi… Yakın zamana kadar siyasi parti liderlerinin hepsi, Ecevit, Mesut Yılmaz, Türkeş dahil, Tansu Çiller. Entelektüeller, sağdan soldan, milliyetçilikten gelenler. Bu hareketin attığı oltalara çok kişi geldi. Bugün Cemaat'e karşı en sert gözüken insanların hepsinin bir muhabbeti olmuştur. Aklınıza gelen bütün isimler ya Abant toplantılarına katılmıştır, ya bunların yurtdışındaki okullarına gitmiştir, Pensilvanya’ya gitmiştir, Fethullah Gülen’le resmi vardır vs.
Bir kandırılma varsa neredeyse kolektif bir kandırılma var. Çok fazla istisnai durum yoktur, bir tanesi Erbakan’dır, bir diğeri de Kürt hareketidir. Öcalan zamanında Kandil’den Gülen'e de çağrı yaptı, Gülen çağrıya cevap vermedi. Onlar da tamamen kapılarını kapatmamışlardı. Şunu da biliyoruz ki Cemaat Kürt sorununda çok şahin olduğu için Kürt hareketiyle arasında kan vardır. Bunların dışında herkes Cemaat'i işbirliği yapılabilecek bir güç olarak kabul etti.

Başarılı olsaydı iç savaş çıkacaktı

Bekir Bozdağ dedi ki “Darbe başarılı olsaydı Humeyni gibi Türkiye’ye gelecekti.” Bu darbe başarılı olsaydı sonraki adım ne olacaktı? 

Bir kere benimle bu röportajı yapamıyor olacaktınız. Eğer darbe başarılı olsaydı Türkiye’de iç savaş çıkacaktı. Darbeye destek veren ve vermeyen askerler, Ak Parti tabanıyla darbeyi destekleyen siviller savaşırdı. Bu arada Kürtler muhakkak bir şey yapardı. IŞİD ve benzeri yapılar fırsattan istifade etmek isterdi. Burası yaşanmaz bir ülke olurdu. İnsanlar kaçıp giderdi, ekonomi dururdu, korkunç bir şey olurdu. Toparlanmak da bayağı zor olurdu.
Şu an kimse darbeyi sahiplenmiyor. Eğer başarılı olsaydı ‘Bir şans vermek gerekir’ diyen çok sayıda insan çıkardı. Darbenin yanında yer alan çok şaşırtıcı insanlar çıkardı diye sanıyorum. İsim vermek istemiyorum ama Türkiye’de birçok insan güçten korkar, gücün yanında olmak ister. Darbecilerin güçlü olduğu ortaya çıksaydı birçok kişi büyük rahatlıkla onun yanında yer alacaktı. Kuşkusuz darbenin başarılı olması durumunda Fethullah Gülen’in Türkiye’ye döndüğünü, sürece damga vurduğunu net bir şekilde görürdük. Şimdi başarısız oldukları için tiyatro diyorlar ama belli ki buna hazırlanmışlardı. Cemaat’in yurtdışındaki birtakım kadroları kilit noktalara yerleştirilirdi, işbirliği yapacak siyasilere makamlar sunulurdu.

Orduda tutuklanan bazı isimlerin Cemaatçi olup olmadığına ilişkin kuşkular var. Ordu içindeki cuntacı bir ekiple Gülen Cemaati’nin bir ortaklaşmaya gitmiş olabileceği yorumları var. Bu ihtimalleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Olabilir. Ordu içinde grup olarak Gülen Cemaati dışında bir grup olduğunu sanmıyorum ama tek tek insanları kandırmış olabilirler. Bazılarına şantaj yapmış olabilirler. Cemaat’le organik ilişkisi olmayan ama şu ya da bu nedenle -genelde kişisel nedenlerle- az buçuk siyasi argümanlarla, Tayyip Erdoğan nefreti gibi nedenlerle darbeye destek vermiş subaylar olabilir. Ama bu Cemaat’in darbesi. Bunda bir kere anlaşalım. Cemaat olmasaydı bu darbe olmazdı, yıllarca buna hazırlanmış, çalışmış. Bu çok net. Buna birtakım insanlar katılmıştır, eğer başarılı olsaydı ordu içinden daha fazla insan buna katılacaktı. Anlaşılan bekle gör yaptılar. Başarılı olmadığı ortaya çıktığında kendilerini uzak tuttular diye tahmin ediyorum.

‘Gülen detaylarına kadar her şeyi biliyordu’

Kamudaki tasfiyelerin yanı sıra ortaya saçılan ifadelere göre Cemaat’in bir de sivil ayağı var, imam denilen ve kamudaki insanlara talimat verenler var. Bu insanlar yakalanmadan bu tasfiyeler yeterli olur mu?
 
Ulaşabiliyorlardır belki bilmiyoruz. Ama şunu söylemek gerek. 'Ertesi günü binlerce insan nasıl yakalandı demek ki biliniyordu' demek spekülasyon ve bunlar Cemaat’in çıkardığı spekülasyonlar. Cemaat’le ilgili devletin özellikle 17/25 Aralık’tan beri sürdürdüğü istihbarat çalışması var. Kimler Cemaatçi kimler değil, bu konuda ciddi hazırlıklar zaten vardı. Devletin içindeki çoğu Cemaatçiyi zaten Ak Parti hükümeti aldı, Cemaatçi oldukları için aldı, zaten biliyorlar. Kimi atacaklarını biliyorlar çünkü zaten kendileri getirdi bu insanların büyük bir kısmını. İmam olarak tabir edilen insanların da büyük bir kısmını da bildiklerini tahmin ediyorum, kimisi yakalanır, kimisi yakalanmaz.
Ama bunlar bir noktadan sonra önemli değil, önemli olan Fethullah Gülen’in kendisi. O imamların hepsi, Yargıtay imamı, Hava Kuvvetleri imamı, emniyet imamı vs olduğu doğrudur herhalde. Kimlerdir bilmiyorum bizim de işimiz değil ama şunu çok net söyleyebiliriz: bu darbe Fethullah Gülen’in bilgisi, onayı, talimatı olmadan yapılamaz. Aradaki insanlar yakalanır, yakalanamaz ayrı bir şey ama buradaki birinci derece fail Fethullah Gülen’in kendisidir.
'Birileri ona rağmen yaptı, ondan habersiz yaptı' gibi bir şey hayatta olamaz. Bu cemaati bilen birisi olamayacağını bilir, çünkü orada her şey Fethullah Gülen’le başlar, Fethullah Gülen’le biter. Eminim her şeyi biliyordur, hatta detaylarına kadar biliyordur. Kendisi öyle biri zaten. Cemaatinde, kendi hareketinin içinde kendisinden habersiz işlerin olmasına izin veren birisi değil.

Bir önceki soruyu şu yüzden sormuştum. Gülen Hareketi bundan sonra nasıl bir yol izleyecek? Belli ki hazırlanmıştı uzun yıllar, uygulamaya konuldu fakat beklenildiği gibi olmadı. Bundan sonraki stratejisi ne olacak?
Esas olarak savaşı yurtdışına taşıyor. Zaten kendisi yurtdışında. İçeride işi çok zor, büyük ölçüde içeride beli kırıldı. Ama yurtdışında hâlâ çok güçlü ve çok sayıda etkili destekçisi var. CNN’e kendisi, adamları çıkabiliyor. Batı’da genel hava onlara daha yakın. Normalde ABD'nin Gülen'i 16 Temmuz günü iade edilmesi gerekirdi ama etmiyor. O diyor, bu diyor, yasa, hukuk, delil diyor. Dolayısıyla Gülen savaşı dışarıda sürdürmeye çalışacak. Zaten çok sayıda insan yurtdışına kaçtı, Türkiye’de barınması mümkün olmayan çok insan var.
Yurtdışındaki okullara ağırlık verecek. Hükümet de oraları sıkıştırmaya çalışıyor, mesela Somali’de okulları kapattırmışlar. Başka yerlerde de kapattırmaya çalışıyorlar. Ama her durumda Cemaat savaşı büyük ölçüde yurt dışında sürdürecek, yeni stratejiler geliştirecek. Ve Türkiye’de hala varolan operasyonel gücünü hiç yabana atmamak lazım. Kimlerdir bilmiyorum ama hepsinin bitmediğini varsayıyorum. Dolayısıyla yeni bir şeye kalkışabilirler. Ne olur bilmiyorum ama bu, kolay kolay bitecek bir hareket değil.

‘Dışarıdan ya teşvik ya onay almışlardır’

Şu anki tasfiyelerden daha fazlası da var mıdır?

Kesinlikle vardır, kesinlikle. Hatta tasfiyeyi yapar gibi görünen insanların da bazıları Cemaatçidir pekala. Cemaat diyoruz ama bu İslami cemaat basitliğinde bir yapı değil. İstihbarat örgütü gibi bir şey. Onun için hiç olmadık insanlara, olmadık ilişkilere sahip olduklarını varsaymamız lazım. Bu olay onu gösterdi.
Dış ilişkileri çok güçlü. Bu işlere kalkışırken büyük ihtimalle dışarıdan bir yerlerden onay ya da teşvik de almışlardır.

Nereden mesela?
Bilmiyorum. Böyle bir hareketle siz Türkiye gibi bir ülkenin yönetimini almaya soyunduğunuz zaman böyle bir ülkenin stratejik ilişkilerini de sürdürmeye talipsinizdir. Diyelim ki asker darbe yaptı, başarılı da oldu, askerin tankının yedek parçasını vermeyi keserlerse o ordu nereye kadar gidebilir mesela?

Keza NATO üyesi.
Zaten spikere okuttukları açıklamada bütün yükümlülüklerimize bağlıyız gibi laflar da ettiler. En önemli mesele o. Türkiye hiçbir zaman kendi başına bir ülke değil. Ben yaptım oldu dediğiniz zaman olmuyor. Paralarını çekerlerse, ihraç ettikleri ürünleri satmazlarsa mahvoluyorsunuz. Ekonomi battığı zaman insanlar da darbecileri mahveder. Darbe tutunamaz. Daha önce 12 Eylül’ün en büyük başarı nedeni neydi, Batı’dan, NATO’dan destek almasıydı. Eğer desteğimizi kesiyoruz deselerdi 12 Eylül süremezdi.

‘Meclis bombalanıyor, kimse çıkıp açıklama yapmıyor’

Peki Batı’nın geç tepki vermesinde…

Geç tepki falan vermedi, hiç tepki vermiyor. Batı’da alenen darbeyi kınayan, net bir şekilde darbe karşıtı pozisyon alan kimseyi görmedim.

Neden?
Tayyip Erdoğan’ı sevmemekten büyük ölçüde. Batı’nın gözünde Erdoğan’ın imajının çok kötü olması, Erdoğan’ın dışındaki bütün seçeneklere açık olmalarıyla ilgili bir durum. Bu darbenin başarısız olması nedeniyle birtakım soru işaretleri ortaya çıktı. Neden başarısız oldu, saati erkendi. ‘Böyle salaklık mı olur kardeşim, bu saatte darbe mi olur, demek ki bu bir komplo’ gibi şeyler ürettiler. Darbenin başarısızlığını, darbenin sahici olmaması olarak yorumluyorlar.

Gülen de benzer bir yorum yapıp Hollywood filmine benzetti…
Gülen’i zaten öteden beri takdir ediyorlar genel olarak, ılımlı İslam gibi argümanlarla… Tayyip Erdoğan ise onlara çok radikal bir İslamcı figür olarak gözüktüğü için Gülen’i tercih etti çoğunluğu.

Erdoğan da bir dönem onlar için tam bir ılımlı İslam lideri figürüydü…
Onun için de zaten 2005’te yapamadılar darbeyi. Hatta daha sonra 2007-2008’de AKP’ye kapatma davası açıldığında Batı AKP’ye destek çıktı. Çünkü AKP o zaman hâlâ Avrupa Birliği yolundaydı. O dönemde AYM Batı’nın baskısı olmasa AKP’yi kapatacaktı. Batı o devrede çok etkili oldu. AKP o zaman Batı’nın gözünde, Tayyip Erdoğan da iyi müttefikti. Ama 2007 sonrasında özellikle Ergenekon-Balyoz’la askeri vesayeti sonlandırdığını düşündüğü andan itibaren, Tayyip Erdoğan kendini Avrupa’dan soyutlayıp Arap baharıyla başka maceralara girince Batı’yla arası açılmaya başladı.
Bu darbe 2007’de yapılamazdı, yapılsaydı Batı anında alenen karşı çıkardı. Kapatma davasına nasıl karşı çıktılarsa. O dönem haftada üç-dört temsilci gelip AKP lehine açıklama yaptı. Şu ana kadar sadece ABD genelkurmay başkanı Meclis’i ziyaret etti. Türkiye’de Meclis bombalanıyor, kimse çıkıp açıklama yapmadı.

New York Times’ta çıkan bir haberde ABD Genelkurmay Başkanı Dunford’a, darbede ABD parmağı olduğu yönünde suçlayıcı bir ithamda bulunulmadığı, aksine ilişkilerin aynı şekilde devam edeceğinin söylendiği aktarılıyordu.
Bazıları bunun gazını veriyor ama ABD’yle ve NATO’yla kavga etmesi Türkiye’nin yapabileceği bir şey değil zaten. Çok gerçekçi olmaz, onların dahli varsa bile Türkiye bunu unutmadan ama yok sayarak devam edecektir. Siz bizim darbemizi dolaylı dolaysız desteklediniz, biz sizinle ilişkimizi kesiyoruz dediği zaman Türkiye’nin gideceği çok bir yer yok zaten. Nereye gidecek?

‘Batı buna teşne oluyor’

İktidarın bütün olanaklarına rağmen, Gülen Batı’ya derdini daha iyi anlatıyor. Bundan sonra ne yapılması lazım ki Türkiye kendi savlarına ikna edebilsin?

Ben iktidara akıl vermek durumunda değilim ama burada yapılacak şey çok basit. Haklı olduğu bir davada haksız durumda şu anda. Tayyip Erdoğan-Fethullah Gülen meselesiyse olay, haklı olan Erdoğan, haksız olan Gülen. Biri eninde sonunda halk oyuyla iktidara gelmiş biri, diğeriyse komplolarla, kumpaslarla, çok büyük, kanlı bir darbeye imza atmış biri. Normalde bunların kıyaslanmaması bile lazım. Bu hükümetin hatasıdır, özellikle de Tayyip Erdoğan’ın dışarıda adım adım inşa ettiği negatif imajın neticesidir. Ne yaparlar bilmiyorum ama çok açık bir şekilde lafı bile olmaması lazım.
Bir tarafta kendini din adamı olarak pazarlayıp cumhuriyet tarihinin en berbat darbelerinden birini tezgahlayan bir adam. Bir tarafta da otoriter ama sonuçta seçimle gelmiş olan, nerede oturduğunu, ne yaptığını bildiğimiz, teorik olarak seçimle gidebilecek birisi. Ötekini neyle yollayacaksın? Hiçbir şekilde şeffaf olmayan, tamamen kapalı birisi. Ne çevirdiğini bilmediğimiz birisi. Ama o kendini münzevi, sürgünde bir din alimi olarak pazarladığı için Batı da buna teşne oluyor.

‘Gülen’in kartları vardır’

‘Ne planlarsa dışarıda planlar çünkü burada büyük ölçüde beli kırıldı’ dediniz. Burada stratejisi sadece kendisinin iade edilmesini engellemek mi olacak?

O ayrı bir şey ama Cemaat’in kartları kolay kolay bitmez. 15 Temmuz öncesinde Cemaat’in kolay kolay bitmeyeceğini söylediğim zaman insanlar benimle dalga geçmişti. Gazeteleri kapandı, şirketlerine kayyım atandı vs. ama 15 Temmuz’u yapabildi. Binlerce insan içeri alındı, tabii ki çok büyük darbe yedi ama bitmedi, bitmeyecek. Ne yapar bilmiyorum ama çıkarabildiği çok tavşanı var şapkasından.

Suikastler olabileceği söyleniyor mesela…
Bilmiyorum. O tarz şeyleri dillendirmek de istemem. Fethullah Gülen, 40 yılı aşkın süredir bu işi yapıyor, ben de 30 yılı aşkın süredir onu takip ediyorum. Benim bildiğim Gülen kolay kolay pes etmez. Elinden geleni yapacaktır. Elinden ne gelir bilmiyorum ama 40 yılı aşkın sürede titizlikle inşa ettiği bir şey var, hâlâ elinde birtakım kozlar bulunması beni şaşırtmaz.

Şöyle sorayım o zaman, adımları git gide radikalleşmeye başladı. Daha da radikalleşme yoluna gider mi?
Bilmiyorum. Bu benim işim değil. Biz gazetecilerin işi böyle spekülasyonlar değil. Benim söylediğim sadece şu: Gülen’in kartları vardır. Nedir bilmiyorum. Darbe yapacağını tahmin etmedim. Darbeymiş. Onu gördüm. Herkes şimdi 'zaten belliydi' falan diyor. Ben onlardan değilim. Son nefesini vermediğini biliyordum ama böyle bir şeye cüret edeceği açıkçası aklıma gelmedi. Gördü gününü ama yine pes etmeyecek. Ama elinin hâlâ güçlü olduğunu tahmin ediyorum. Pes edecek olsaydı, CNN’e çıkmalar, New York Times’a yazmalarla falan uğraşmazdı. Sesini kısar, kendini unutturmaya çalışırdı. Tam tersi sürekli karşı hamleler yapıyor.

‘Köşeye sıkıştı’

Şu an verdiği röportajlarını nasıl buluyorsunuz?

Köşeye sıkışmış... Eskiden Fethullah Gülen yakın zamana kadar, bir kelimeyi söylemek için 10 cümle ederdi. 10 cümle içinden Gülen’i okurken midye ayıklar gibi o kelimeyi ayıklamak gerekirdi. Şimdi 10 cümle ediyor 10’u da çok açık ve net. Çünkü Batı medyası belagata falan gelemiyor. O da bunu çok iyi biliyor, onlara çok açık ve net bir şekilde ben iyiyim Tayyip Erdoğan kötü diyor. Ben ılımlıyım, o radikal, o IŞİD’çi falan diyor. Fethullah Gülen böyle şeyler yapmazdı. O anlamda kendi söylemini de yeniden inşa ediyor. Çok daha politik bir dile gidiyor. Bu nihayetinde kendisinin aleyhine olacak. Ama çaresiz olduğu için böyle yapıyor. Bu kadar politik konuşan birisini Amerikan basını da ‘Ya biz bunu dini alim bilirdik bu adam bayağı bir Hamas, Müslüman Kardeşler siyasetçisi gibi konuşuyor’ derler. Şimdilik demiyorlar ama böyle devam ederse oraya gidiyor.

‘Erdoğan, Kürt sorununu masaya getirse işin rengi değişir’

Şu aşamada Gülen’in söylemleri ne kadar siyasi de olsa Erdoğan’a göre daha kabul edilebilir mi geliyor Batı’ya?

Evet öyle görüyorlar, görmek istiyorlar. Burada iki yol var. Bir, onun aslında ılımlı olmadığını çok net göstermek. İki, 'asıl ılımlı o değil biziz'i göstermek. Bu da Türkiye’nin demokratikleşmesi, temel hak ve özgürlüklerin gelişmesi için çaba sarf etmek demek. Şu anda Tayyip Erdoğan buna çok önem vermiyor, delillere önem veriyor. Halbuki Tayyip Erdoğan şu darbe girişiminden sonra çoğulcu demokrasiyi, Kürt sorununun çözümünü masaya götürse işin rengi değişir.
Şu anda Batı’yı Fethullah Gülen’in darbeci olduğuna ikna etmeye çalışıyor. Ne kadar kanıt gösterirse göstersin Batı ikna olmayacaktır bence. Kanıtlara uydurma denilecektir, işkence altında alınmıştır ifadeler diyecektir. Tekrar çözüm sürecine başlasa, temel hak ve özgürlükleri geliştirse o zaman insanlar Türkiye’de seçimle işbaşına gelmiş yönetimlerden yana olmanın daha akılcı olduğunu görebilecekler.

Şu an tam tersi olmuyor mu? HDP bu ılımlı siyasi söylemden yararlanamıyor.
O da Türkiye’nin acısı.

‘AKP’de hâlâ gönülbağı olan vardır’

AKP içinde hâlâ Cemaat bağlantılı insanlar var mıdır?

O kadar çok var ki, hepsini ayıklamaya kalksalar AKP kendi içinde acayip güç kaybeder. Çok var şahsen benim bildiğim, Cemaat’le değişik zamanlarda sıcak ilişki kurmuş…

Hâlâ gönül bağı olanlar var mıdır?
Kesinlikle vardır. Ama onlar kendilerini gizliyorlardır. Nasıl bulurlar bilmem.

Erdoğan ya da AKP yönetimi farkında mıdır?
Olmaz olurlar mı! Yaveri Cemaatçi çıkan insan farkında olmaz olur mu? Başbakanlık'tan kaç tane insan alındı. Saray'dan da alındığı söyleniyor. Genelkurmay başkanının emir subayı, özel kalem müdürü darbeci çıkıyor.

Ama onlar genelkurmaydan atanıyordu.
Biz darbeyi askerler yaptığı için sadece o kısmı görüyoruz. Darbe başarılı olsaydı sivil ayağı da ortaya çıksaydı orada da görecektik başkalarını. Sivil ayağı olmadan olamaz. Sivil ayağı sadece Cemaat’in devletteki ve sivil toplumdaki insanları diyemeyiz. Büyük ihtimalle değişik partilerden insanlardan birileri katılacaktı AKP de dahil. Onlar kimdir bilemiyorum, ama olmaması gibi bir şey söz konusu olamaz.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı