Hoca’nın en büyük hayalini talebesi gerçekleştirebilecek mi?

28.11.2011 Vatan

Dünyada İslami hareketlerin dönüşümü ve AKP/1

Necmettin Erbakan, rüyaları, hayalleri olan bir siyasetçiydi. Öyle ki 1970’li yıllarda onun hayalciliğiyle “Hoca’nın hayallerine kurşan sıksan yetişemez” diye alay edilirdi. Ne var ki yıllar içinde Erbakan’ın hedeflerinin, rüyalarının tümünü “ham hayal” diye bir kenara atmanın yanlış olduğunu gördük. Son genel seçimlerin ardından kaleme aldığım “Hoca’nın rüyasını talebesi gerçekleştirdi” başlıklı yazıda ele almış olduğum örneği yeniden hatırlatmak isterim. Şöyle ki, Erbakan 1990’ların ortasında “Yoldan iki kişiyi çevirin; biri Milli Görüşçüdür, diğeri de olmayı bekliyordur” dediğinde ülkenin çoğu onunla alay ediyordu. Fakat yaklaşık 15 yıl sonra onun bir “rüya”, hatta “ham hayal” olarak görülen bu sözleri, Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki talebeleri tarafından hayata geçirildi.

Başta Arap ülkeleri olmak üzere İslam dünyasında son dönemde yaşanan olağanüstü gelişmeler ve AKP hükümetinin bunların hemen tümünü çok yakından takip etmesi, hatta bunların çoğuna müdahale etmesi akıllara yazının başlığındaki soruyu getiriyor: Hoca’nın en büyük hayalini talebesi gerçekleştirebilecek mi? 

Erbakan’ın “en büyük hayal”i, tabii ki “dünya İslam birliği”ydi. Ve ona göre bu birliğin lideri de tartışmasız bir şekilde Türkiye olmalıydı.

Önceki denemeler

İslam dini, tüm inananların kardeşliğini, dolayısıyla “ümmet”i esas alır, ancak İslam dünyası farklı etnik kökenlerin aritmetik toplamının ötesinde bir “birlik” imajı vermekten hayli uzaktır. Bu nedenle 19. yüzyıl sonunda ortaya çıkan İslamcılık akımının en büyük hedeflerinden biri, bir yandan sömürgeliğe ve yeni-sömürgeciliğe karşı savaşırken, buna paralel olarak İslam ümmetini inşa etmekti, fakat başarılı olamadı.

20. yüzyılda ortaya çıkan kimi İslami hareketler veya kendilerini İslam diniyle tanımla iddiasındaki kimi devletler de bu birliği gerçekleştirme yolunda epey gayret sarf ettiler. Bunlardan bazılarını hızla sıralayalım: 1928’de Mısır’da kurulan ve özellikle Arap ülkelerinde hızla yayılan Müslüman Kardeşler teşkilatı; 1953’de Kudüs’te kurulan ve hilafetini yeniden kurmayı hedefleyen Hizbüttahrir; 1962’de Mekke’de kurulan ve Suudi Arabistan’ın resmi mezhebi Vahhabiliği temelinde ve petrodolarlar sayesinde dünya İslam birliği kurmayı amaçlayan Rabıta; 1979’daki devrimini İslam dünyasına ihraç edebilmek için devletin tüm imkanlarını seferber eden İran rejimi ve nihayet böylesi bir birliği sarsıcı terör eylemleriyle gerçekleştirmeyi uman El Kaide.

Erbakan deneyimi

Erbakan siyasi hayatı boyunca o büyük hayalini gerçekleştirebilmek için çok gayret sarf etmiş ama belirgin bir başarıya ulaşamamıştı. Çünkü her şeyden önce liderliğini yaptığı Milli Görüş hareketi Türkiye’de yeterince güçlü değildi, sürekli sistem dışına itiliyordu.

Dünyadaki İslami hareketler de gerek Türkiye’ye, gerekse Milli Görüş’e fazla sıcak bakmıyorlardı. Öte yandan Erbakan’ın, İslam dünyasındaki mevcut stratejik farklılıkları hesaba katmadan tüm önemli odaklarla iyi geçinme çabaları sık sık trajik bir şekilde sonuçlanıyordu. Buna çarpıcı bir örnek olarak, Birinci Körfez Savaşı öncesi giriştiği ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkeleri tarafından sert bir şekilde reddedilen arabuluculuk girişimini gösterebiliriz. Yine Erbakan’ın, bu kez başbakan olarak gittiği Libya’da Kaddafi’den gördüğü kötü muamele de ayrı ve acı bir başka örnektir.

Ancak Erbakan’ın talebesi Erdoğan, İslam dünyasında çok daha güçlü bir aktör olarak rol alıyor. Bunu tartışmayı yarın sürdüreceğiz.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı