Cemaat o hatadan dönme fırsatını tepmemiş olsaydı...

15.12.2013 Vatan

3 Mart 2011 Perşembe günü sabahı polisler gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık’ı gözaltına aldılar. Bu olay gerek Ergenekon süreci, gerekse hükümet ile Fethullah Gülen cemaati arasındaki ilişkiler noktasında tam bir kırılma noktası oldu. Öyle ki artık alenileşen hükümet-cemaat savaşında, siyasi iktidar yanlılarının, gecikmeli de olsa, Cemaat’in devlet içinde kadrolaşmasına ve devlet imkanlarını kendi amaçları için kullanmasına örnek olarak sıklıkla Ahmet-Nedim olayını gösteriyorlar. 
Şimdi bir hafıza tazelemesi yapalım ve Zaman Gazetesi’nin birkaç günlük yayınlarına bakarak Cemaat’in nasıl böylesine stratejik bir hatadan dönme fırsatını tepmiş olduğunu hatırlayalım.
5 Mart günü Zaman, Başbakan Erdoğan’ın "Bırakın yargı işini yapsın" sözlerini manşete taşımış. Hemen altında üç gazeteciden, gözaltıları meşrulaştırmak amacıyla görüş almış. Bunlardan biri şu an Cemaat’e en fazla saldıranlar arasında yer alıyor. Diğer ikisinin de tercihlerini Cemaat’ten yana yapmadıklarını görüyoruz. Bu yazının başlığı "Yargı sürecini beklemeden zanlıları suçsuz göstermek doğru değil."
Halbuki hukuk devleti, bunun tam tersinin, yani "Yargı sürecini beklemeden zanlıları suçlu göstermek doğru değil" tespitinin üzerinde yükselir.
 
Gül’ün kaygıları
 
Neyse, aynı gün, İstanbul’da bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Milliyet’in o tarihteki Ankara Temsilcisi Fikret Bila’ya telefonda Ahmet-Nedim olayından duyduğu rahatsızlığı anlattı. Bila’dan Gül’ün sözlerini aktaralım: “Yargının, hâkim ve savcıların işine karışmam söz konusu olamaz. Ancak olup bitenleri takip ettiğimde intibam şu ki; kamu vicdanında kabul görmeyen bazı gelişmeler oluyor. Bu hal, Türkiye’nin geldiği ve herkes tarafından takdir edilen görüntüsünü gölgelemektedir. Bundan kaygı duyuyorum.”
Yine Bila’dan Gül’ün savcı ve hâkimlerden beklentisini şöyle dile getirdiğini öğreniyoruz: “Savcılardan ve mahkemelerden sorumluluklarını yerine getirirken daha titiz davranmalarını; insanların ve kurumların onur ve hukuklarının zedelenmesine yol açmayacak şekilde davranmalarını beklemekteyim.”
Gül aynı gün Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’yı Tarabya’daki ofisinde kabul etti ve ona da aynı mesajları verdi. Fakat Zaman Gazetesi manşete Gül’ün kaygısını değil de "Umarım hiçbir gazeteci mesleğini başka bir amaç için kullanmaz" sözünü çıkardı. Gül’ün "kamu vicdanında kabul görmeyen bazı gelişmeler" vurgusu atlanarak sadece Türkiye’nin imajından kaygı duyuyormuş gibi bir manşet hazırlandı.
 
Mesaja karşı mesaj
 
Ne var ki Cumhurbaşkanı’nın, Zaman’ın üstünü örtmek istediği mesajları muhatapları tarafından anında alındı ve Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz hemen o gün, Gül'e cevap verdi. Zaman bu açıklamayı, "Gözaltıların gazetecilikle ilgisi yok" üst başlığı ve "Açıklanamayacak deliller var" manşetiyle verdi. Yine o gün Taraf Gazetesi de "Gazetecilikten tutuklanmadılar" gibi utanç verici bir manşet attı.
Konumuz Taraf ve bu gazetenin kimleri hangi mayınlı arazilerden nasıl ve neden geçirdiği değil. Amacım, Gülen cemaatinin stratejik bir hatayı telafi etmesi için kendisine sunulmuş olan bir fırsatı nasıl heba ettiğini hatırlatmak. Çünkü Cumhurbaşkanı’nın son derece dikkatli sözlerle dile getirdiği kaygılara, "Bu görevi yerine getirirken hiçbir makam ve merci tarafımıza emir ve talimat veremez, yönlendirmede bulunamaz, sorumluluk sahibi herkes bu yöndeki davranış ve değerlendirmelerden titizlikle kaçınmalıdır" gibi bir cevap vermiş olan Zekeriya Öz, birkaç gün sonra terfi yoluyla kızağa çekildi. Onun ardından da, tartışmalı operasyonlarda birinci derecede sorumluluğu bulunan bazı polis şefleri benzer bir akıbetle karşı karşıya kaldılar.
Cemaat’in o tarihteki peşpeşe stratejik hatalarının aşırı özgüvenden kaynaklandığını düşünüyorum. Tabii bir de bu tür hataların faturasının esas olarak hükümete kesileceğini düşünüyorlardı ki öyle oldu: tek başına Ahmet ve Nedim olayı bile siyasi iktidara içerde ve dışarda ciddi bir kredi erozyonu yaşattı.
Ama zaman geçti, aynı siyasi iktidar bu sefer Cemaat’in önüne çok daha ağır bir fatura koyuyor. Tabii bunda, Ahmet-Nedim olayından yaklaşık bir yıl sonra patlak veren MİT krizinin payı hayli fazla.
İşte şimdi hep birlikte bu hesaplaşmanın nasıl gelişip sonuçlanacağını merak ediyoruz.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
03.08.2025 Türk solu bu sürecin neresinde?
01.08.2025 Beklenen komisyon kuruldu ve gözler yine CHP’nin üzerinde
31.07.2025 Türkiye hâlâ İslam dünyası için bir model mi?
29.07.2025 Süreci kim sulandırıyor, kim sahip çıkıyor?
27.07.2025 “Ulus devletçi değil demokratik ulusçuyum” diyen Öcalan’ın “demokratik entegrasyon” önermesi Kürtler için ne anlama geliyor?
27.07.2025 Beyaz Toroslu savcılar ülkesinde barış nasıl olabilir?
25.07.2025 İmamoğlu ve Özel’in süreç hakkındaki kaygıları haklı mı?
25.07.2025 Haftaya Bakış (277): Meclis komisyonu belirsizliği | CHP'nin yol haritası ne ola-cak?
25.07.2025 Prof. Mesut Yeğen ile CHP’nin yeni çözüm süreciyle sınavı
24.07.2025 Ekrem İmamoğlu, ifadesini alan Beyaz Toroslu savcıyla tartışmasını ilk kez Ruşen Çakır’a anlattı: “Bana ‘yarın siz Cumhurbaşkanı olursunuz, o zaman siz bizi yargılarsınız’ dedi”
03.08.2025 Türk solu bu sürecin neresinde?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı