CHP'siz barış hayal

28.02.2013 Vatan

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeni İmralı sürecinin başlamasının hemen ardından "AKP'ye yeni bir kredi açıyoruz. Çözün sorunu" diyerek çok olumlu bir tavır almıştı. Başbakan Erdoğan'ın cevabıysa aynı derecede olumsuz olmuştu: "Kendisi muhtac-ı himmet bir dede, nerde kaldı gayrıya himmet ede. Sen nereye kredi vereceksin? Sen krediye muhtaçsın bir defa."
O günden bu yana iktidar ve ana muhalefet partileri (ve liderleri) ülke için alabildiğine hayati olan son süreçte hiç yanyana gelmediler, sürekli atıştılar ve anlaşıldığı kadarıyla atışmaya da devam edecekler. Peki bu kapışma her iki partiyi, daha önemlisi Türkiye'yi nereye götürür? Bu sorunun cevabı kesinlikle"hiçbir yere", hatta "felakete" olacaktır.
Öncelikle AKP, eğer PKK ve Kürt sorunlarını, CHP'yi, en azından onun hatırı sayılır bir bölümünü sürece dahil etmeden çözebileceğini düşünüyorsa kesinlikle kendisini (ve tabii ki ülkeyi) kandırıyor demektir. Çünkü bu derece köklü ve çok boyutlu bir sorunu AKP ve BDP'nin yalnız başlarına çözmeleri imkansızdır. Hatta AKP ile BDP'nin, başka kesimleri katmadan çözmeye kalkışmaları halinde, her iki sorunun çözülmesi mümkün olmadığı gibi, daha da ağırlaşacağı muhakkaktır.

Kapı yoksa baca var

CHP'ye gelince... Ana muhalefet partisinin "Biz ilk gün kredi verdik ama dışlandık" diyerek kendisini iyice sürecin dışında, hatta yer yer karşısında konumlandırdığını görüyoruz. İlk bakışta makul gözüküyor ama yanlış. Çünkü kendisini solda tanımlayan bir partinin Kürt sorununun çözümü iddiasına sahip bir sürecin dışında kalması düşünülemez. Diğer bir deyişle, kapıdan kovulsa bacadan girmesi gerekir.
Kaldı ki böylesi bir süreçte yer almak için illa hükümetle belli bir uyum içinde olmak da şart değildir. Kaldı ki sürecin tek tarafı iktidar partisi de değil. CHP pekala BDP ile belli bir iletişim içerisine girerek çözüm yolunda karşılaşılabilecek bazı engellerin aşılmasına yardımcı olabilir. Hatta tek başına kalsa bile Kürt sorununun barışçı yollarla çözümü için doğru ve uygulanabilir politikaları ısrarla savunup sürecin aktörlerine dayatabilir. Özetle, Türkiye'de sağcıların Kürt'e Kürt demekten imtina ettiği yıllarda Kürt sorununun çözümü için kafa yoran, mücadele eden ve bu uğurda epey de bedel ödeyen bir siyasi geleneğin mirasçılarının "bizi istemiyorlar" türünden bahanelere ihtiyaç duymaması gerekir.

CHP'nin önündeki engeller

Ne var ki Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan ile Kürt sorununun nasıl çözülebileceği değil de milliyetçiliğin ne olduğu üzerine polemiğe girmeyi tercih etmesi CHP'nin bu sürece (istenmese bile) dahil olma ihtimalinin iyice azaldığını gösteriyor. Öte yandan "ulusalcı" olarak tanımlanan bazı partililerin yaptığı, ayrımcılığın ve ırkçılığın kıyılarında dolaşan açıklamalara fazla müdahale edilmemesi de CHP'ye yönelik beklentileri düşürüyor.
Gözlerden bir ölçüde kaçan bir başka olgu da şu: Türkiye'de CHP'nin daha solunda yer alan bazı gruplar da,"anti-emperyalizm", "sınıfsal tahlil", "AKP ve Erdoğan'ın samimiyeti" gibi gerekçelerle bu sürece mesafeli yaklaşıyor. Kendi solundan çok fazla baskı görmeyen CHP de yeni İmralı sürecini PKK ve Kürt sorunlarının çözümü için değil de AKP iktidarını zor durumda bırakmanın bir fırsatı olarak görmeyi tercih ediyor.
Evet, başlıkta da dediğimiz gibi CHP olmadan barış hayal. Ancak bu sağcı, statükocu, milliyetçi çizgide devam etmesi halinde CHP'nin barış diye bir derdi de kalmayabilir. 



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı