Bir belediyeye nasıl çökülür? Bayrampaşa örneği

27.10.2025 medyascope.tv

27 Ekim 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler. Bu yayını tarihe not düşmek için yapıyorum. Çünkü dün gece Türkiye casusluk soruşturmasına odaklanmıştı. Medyanın esas ilgi alanı buydu. Ama arada Bayrampaşa'da bir belediye başkanvekili seçimi vardı. Sonuçta AK Parti'nin adayı İbrahim Akın, Bayrampaşa'nın belediye başkanvekili seçildi. Bu, şu anlamda önemli: 31 Mart 2024 seçimlerinden büyük bir fiyaskoyla çıkan AK Parti, o zamandan bu zamana milli irade diye tabir edilen, yani halkın oylarıyla sandıkta kazanamadığı belediyeleri bir şekilde ele geçirmeye çalışıyor. Bunun bir yolu biliyorsunuz, transfer etmek; seçilmiş belediye başkanlarını transfer etmek. Özellikle Yeniden Refah Partisi'nden, kısmen İYİ Parti'den seçilmiş olan bazı belediye başkanlarının değişik dönemlerde AK Parti'ye katıldıklarını gördük. Tabii ki en önemli transfer bu anlamda Cumhuriyet Halk Partisi'nden gelen Özlem Çerçioğlu oldu, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı. Aydın'dan aynı anda bir ilçe belediye başkanı ve Gaziantep'ten de Şehitkamil ilçe belediye başkanı da AK Parti'ye geçti. Bu, kaybettiği yerleri, kişileri devşirerek kazanma, AK Parti bunu yaptı. Fırsat buldukça da yapacağa benziyor ve sürekli olarak da birtakım isimler geçiyor. Mesela Şanlıurfa'nın Yeniden Refah Partisi'nden seçilen belediye başkanı hakkında çok söylendi. Partisinden istifa etti ama AK Parti'ye de geçmedi. Bağımsız olarak devam ediyor. En son Afyon'da Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanı için bu rivayet çıkarıldı. O bunu reddetti.
Şimdi bu, transfer yoluyla ya da devşirme yoluyla sandıkta kazanamadığı belediyeleri kazanmak. Bir de belediyelere çökme var. Bu noktada özellikle son soruşturmalarda, gözaltı ve tutuklamaların ardından yaşanan olaylar var. Birincisi tabii ki öteden beri bildiğimiz kayyum ataması. Terörden suçlananların yerine, önce Güneydoğu'da DEM Partili belediyelere oldu, son olarak da İstanbul'da Esenyurt ve Şişli belediyelerine kayyum atandı. Bu belediyelerle hiçbir alakası olmayan kaymakamlar buraları yönetmeye başladılar. Bu ikinci olay. Yani birincisi başkan transferi, ikincisi kayyum atama, üçüncüsü de bambaşka bir olay. O da ne? Görevden alınıyor belediye başkanı, daha doğrusu tutuklanıyor, görevden el çektiriliyor. Terörle ilgiliyse kayyum atanıyor, ilgili değilse yerine belediye meclisi başkan seçiyor, başkanvekili seçiyor daha doğrusu. Nerede oldu bu? Mesela Gaziosmanpaşa'da oldu. AK Parti'nin adayı Eray Karadeniz, bu yıl 11 Haziran'da belediye meclisinde çoğunluk Cumhur İttifakı'nda olduğu için kazandı ve milli iradenin tecelli ettiğini söyledi. Hâlbuki Gaziosmanpaşa'da CHP kazanmıştı. Mecliste çoğunluk olmasa da başkan Cumhuriyet Halk Partisi'ndendi yıllar sonra. Ama buraya bir şekilde bir mahkeme kararıyla, bir tutuklama kararıyla iktidar partisi çökmüş oldu. Daha sonra bir başka ilginç bir örneğimiz var: Beykoz örneği. Beykoz'da aslında demin söylediğimizle iç içe geçen bir olay yaşandı, ilk söylediğimizle. Beykoz'da başkan tutuklandı. Yerine Meclis, Cumhuriyet Halk Partili Özlem Vural Gürzel'i seçti. Sonra Özlem Vural Gürzel AK Parti'yi seçti. Yani iki formülün birlikte işlediği ilginç bir olay oldu.
Ve sonunda geldik Bayrampaşa'ya. Bayrampaşa başlı başına olağanüstü bir örnek. Çünkü orada 16 Eylül'de CHP'li Hasan Mutlu tutuklandı. Bayrampaşa'da AK Parti ve öncülü partiler yıllar sonra kaybettiler. Bakıyorum, 2009'da, 2014'te mesela %50 oyla kazanmış AK Parti. 2019'da %49.28. Ama son seçimde %41’e kadar oyu düşmüş ve Hasan Mutlu 5 puan farkla kazanmış. 73 bin oy almış. AK Parti 65 bin oy almış. Hasan Mutlu seçildi. Mecliste, belediye meclisinde de Cumhuriyet Halk Partisi çoğunlukta. Fakat Hasan Mutlu tutuklanınca, görevden el çektirilince o süre içerisinde CHP'den seçilen birtakım genç belediye meclisi üyelerinin istifa ettiğini ve bağımsız kaldıklarını gördük ve sonra oylamaya geçildi. İlk oylamada çok komik sahneler oldu. İsimleri yazarken yanlış yazanlar, iptal edilen pusulalar falan derken olay kuraya gitti biliyorsunuz, 21 Eylül'de yapılan oylamada ve CHP adayı İbrahim Kahraman kurada çıktı. Bunun üzerine AKP'liler bunun milli iradenin gaspı olduğunu ilan ettiler. Çok manidardı bu çıkış ve mahkemeye başvurdular. Mahkeme iptal etti ve dün akşam geç saatlerde tekrar oylama yapıldı. Tur tur devam etti. Sonuna gelmeden önce bir bakalım. Bir tartışma çıkıyor ve o tartışmanın bir yerinde AKP İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir öfkeleniyor. Bir onu izleyelim.

Abdullah Özdemir: "İrade gaspı yapan bir başkanın yönetebileceği bir meclis değil. Burası hukuk devleti. Burası Türkiye Cumhuriyeti. Türkiye Cumhuriyeti'nde hiçbir iradeyi biz asla gaspettirmeyiz. Bu şekilde irade gasbına asla müsaade edemeyiz. Asla müsaade edemeyiz."

Evet. AKP İstanbul İl Başkanı milli iradeden bahsederken CHP'nin İstanbul İl Başkanı, her ne kadar Gürsel Tekin kendini hâlâ başkan sansa da üst üste yapılan bir olağanüstü kurultay, bir de olağan kurultayla üçüncü kez başkan seçilen Özgür Çelik meydan okudu. Ne dedi, birlikte izleyelim.

Özgür Çelik: "Belediye başkanlarını tehdit ederek, 'Bize katılmazsan tutuklanırsın' diyerek, belediye meclis üyelerini tehdit ederek, belediye meclis üyelerine teklifte bulunarak bu belediyeye çökmeye çalışanlar lütfen yerlerine otursunlar. Siz seçimi devam ettiriniz. Tehditle, şantajla çökmeye çalışanlar yerlerine otursunlar. Onları yerlerine oturmaya davet ediyorum. Öyle siyasal yargının gücünü arkanıza alarak, kolluğu arkanıza alarak, bürokrasiyi arkanıza alarak olmaz. Varsa cesaretiniz, varsa cesaretiniz getirin Bayrampaşa halkının önüne koyalım sandığı. Cesaretiniz varsa Bayrampaşa halkının önüne koyalım sandığı. Bir gram cesaretiniz varsa Bayrampaşa halkının önüne koyalım. Varsa cesaretiniz Bayrampaşa halkının önüne koyalım sandığı. Öyle siyasallaşmış yargıyla belediyelere çökmeye çalışmayın. Siyasallaşmış yargıyla çökmeye çalışmayın. Size söylüyorum, varsa bir gram cesaretiniz Bayrampaşa halkının önüne koyalım sandığı."

Şimdi Özgür Çelik'i dinleyince Türkiye'de nasıl her şeyin, rollerin değiştiğini bir kere daha görüyoruz. Genç kuşaklar bilmeyebilir. Çünkü onlar 20 küsur yıldır AK Parti yönetimiyle yaşıyorlar. Ama öncesinde Türkiye'de müesses nizam başka türlü işliyordu ve o dönemlerde Refah Partisi, diyelim ki AK Parti'nin öncüsü partilerin kullandığı dili bugün Özgür Çelik kullanıyor, Cumhuriyet Halk Partisi kullanıyor. Çünkü o yıllarda, 90’lı yıllarda bir yükselişte olan İslami Hareket ve Refah Partisi vardı ve devletin de onlara değişik yollarla, özellikle yargı yoluyla engel çıkartma gayretleri vardı. Ve o dönemde Millî Görüşçüler Özgür Çelik'in bugün dediğini yapıyorlardı: "Getirin sandığı, millet karar versin." Sol iddialı bir partinin milli iradeye bu kadar vurgu yapması da sonunda Türkiye'de nasip oldu. Çünkü diyor, çok açık: "Getirelim sandığı, soralım." Yakın bir zamana kadar AK Parti de sandığı çok sevdi biliyorsunuz, girdiği seçimlerde hep başarılı oldu. Hatta seçimlerin dışında değişik konularda referandumlar, Erdoğan'ın en sevdiği şeylerden birisidir. Referandumlarla sürekli olarak kendi meşruiyetini güncelledi, update etti. Ama şimdi bakıyoruz ki sandıktan çıkamadığını görünce ne yapıyor; bir zamanlar kendisine reva görülen muamelenin kopyasını çekiyor. Sandıkta alamadığını yargı yoluyla birtakım operasyonlarla, devşirmelerle, kimi zaman kayyum atayarak, kimi zaman belediye başkanvekilleri seçimlerindeki ayak oyunlarıyla... Bayrampaşa'da bunu gördük işte. İstifa eden CHP'li belediye meclis üyeleri, ilk başta yaşanan kuraya yargı yoluyla itiraz vesaire ve sonuçta ne oluyor; AKP allem ediyor, kallem ediyor, Bayrampaşa'ya el koyuyor. Bu çökme aslında. Peki, o zaman bakalım. Bayrampaşa'nın yeni belediye başkanvekili İbrahim Akın bu olayı nasıl özetlemiş?

İbrahim Akın: "Bugün bir emaneti AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak almış bulunuyoruz. Yarın sabah itibarıyla 18 aydır hizmetten mahrum kalan Bayrampaşa'ya AK Parti belediyeciliğini tekrar getirmiş olacağız. Bugünü, bu mutluluğu bize nasip eden yüce Mevla'ya şükürler olsun. Bu dava bitmedi, bitmeyecek. Durmak yok, yola devam diyorum."

Evet. Aklıma Gaziosmanpaşa'da yine öyle belediye meclis çoğunluğuyla seçilen Eray Karadeniz'in ertesi gün sokağa çıkıp vatandaşlarla seçilmiş belediye başkanıymış gibi konuşması geldi. İbrahim Akın da belki bu sabah çıkmıştır, Bayrampaşa'da bunu söylemiştir. Ve burada bir kere daha görüyoruz ki bu milli irade lafı aslında Türk sağının işine geldiği zaman çok sevdiği bir laf. Sandıktan çıktığı müddetçe milli irade, sandıktan çıkamayınca yargı ve sonra yargı yoluyla yaşanan operasyonların sonucunda yaşanan ne oluyor mesela, Bayrampaşa'da küçük bir sandık kuruluyor. Yani 73 bin CHP oy almış, 65 bin AKP oy almış son seçimde, başka partiler de var. Diyelim ki 250 bin seçmen oy kullanmış ve sonra bakıyorsunuz galiba 40 kişi mi ne oy kullanıyor, o 40 kişinin oyu birdenbire milli irade oluyor. Tabii ki belli durumlarda bunlar da olur ama buraya nasıl geliniyor? Diyelim ki belediye başkanı hastalandığı için ya da belediye başkanı hayatını kaybettiği için mi bu oluyor? Hayır. Birtakım siyasi, siyasallaşmış yargının operasyonlarıyla oluyor. Bir bakıyorsunuz belediye meclislerinde kritik olan yerlerin belediye başkanları çok kolay bir şekilde davalara katılabiliyor ve tutuklanabiliyor. Ve bunun adı da ‘‘milli iradenin yeni versiyonu’’ oluyor. AKP'nin nereden gelip nereye vardığını göstermesi anlamında Aydın da çarpıcıydı, Beykoz da çarpıcıydı, Gaziosmanpaşa da çarpıcıydı. Ama en çok hafızalara yer edecek örnek en son dün yaşanan Bayrampaşa oldu. Ne diyelim, helal bir başkanvekilliği olmadığı çok ortada. Umarım en kısa zamanda seçilmiş belediye başkanı özgürlüğüne kavuşur ve tekrar koltuğunu geri alır. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
02.11.2025 Cemil Bayık’a sormak istediğim soru: Fesih karşılığında ne kazandınız ya da kazanacaksınız?
02.11.2025 Bitmeyen ve bitmeyecek tartışma: Cumhur İttifakı’nda çatlak mı var?
01.11.2025 Ve Selahattin Demirtaş sahalara döndü!
30.10.2025 Erdoğan’ın CHP’ye karşı son 225 günü: Bir adım ileri iki adım geri
30.10.2025 Herkesin kazanacağı bir süreç mümkün mü? Mümtaz'er Türköne ile söyleşi
30.10.2025 1 Ekim’den 29 Ekim’e: İki resmi resepsiyon ve farklı fotoğraflar
29.10.2025 Çözüm sürecinde kazananlar ve kaybedenler | Mehmet Gürses yorumluyor
29.10.2025 “İngiliz casus” olayında kafama takılan sorular
28.10.2025 Yolsuzluk, terör, casusluk: Sırada ne var?
28.10.2025 Çözüm sürecindeki tıkanıklık nasıl aşıldı? PKK’nın silahlı güçlerini Türkiye’den çekmesinin öyküsü
02.11.2025 Cemil Bayık’a sormak istediğim soru: Fesih karşılığında ne kazandınız ya da kazanacaksınız?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı