Avcıydı av oldu, şimdi avcılarını avlıyor

25.08.2010 Vatan

Orhan Pamuk’un “Yeni Hayat” adlı romanı “Bir gün bir kitap okudum bütün hayatım değişti” diye başlar. Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet, Bugün Cemaat” kitabı için pekala “Bir gün bir kitap yazdı, bütün hayatımızı değiştirebilir” diyebiliriz.
Bu kadar iddialı bir cümleyi şu hususlardan hareketle kurabiliyorum:

1-Bugün Türkiye’de “polis” denince ilk akla gelen isimlerden birisi, belki de birincisi Hanefi Avcı’dır;

2-Avcı, Türk polis teşkilatının çoğunluğunu oluşturanlar gibi milliyetçi-muhafazakâr bir düşünce yapısı ve yaşam biçimine sahiptir;

3-Avcı’nın Emniyet Müdürlüğü’nde istihbarat dairesinin kökleşmesi ve etkili hale gelmesinde; özellikle teknik istihbarat altyapısının kurulup geliştirilmesinde çok önemli rolleri olmuştur;

4-Bugün Emniyet’te, özellikle istihbaratla ilgili birimlerde görev yapan çok kişinin yetişmesinde Avcı’nın doğrudan payı vardır;

5-Avcı, o sırada görevde olmasına rağmen tanıklık yaparak ve hatta medyaya çıkarak Susurluk sürecinde çok etkili bir rol oynamıştır;

6-Avcı 28 Şubat sürecindeki çalışmaları nedeniyle de TSK’nın tepkisine yol açmıştır;

7-Susurluk ve 28 Şubat sürecindeki pozisyonları nedeniyle zaten “dürüst” olarak bilinen Avcı’nın “demokrat” bir polis şefi olduğu da tescillenmiş, bu sayede medyada birbirinden farklı görüşlere sahip gazeteci ve köşe yazarlarıyla çok iyi ilişkiler kurmuştur;

8-AKP’nin iktidara geldikten kısa süre sonra Avcı’yı KOM Daire Başkanlığı görevine getirmesi genel olarak olumlu karşılanmış, daha sonra Edirne Emniyet Müdürlüğü’ne sürülmesi de yadırganmıştır;

9-Avcı bugün Emniyet’i ve devletin birçok organını ele geçirmekle suçladığı Fethullah Gülen cemaati üyelerini yakından tanımaktadır, hatta bazılarını bizzat kendisi yetiştirmiştir. Cemaat üye ve yöneticileri de bir zamanlar adı “Fethullahçı”ya çıkmış Avcı’yı yakından tanırlar.

Avcı’ya çamur yapışır mı?

Hanefi Avcı gibi birinin, Türkiye’de eşine az rastlanır bir biçimde, aktif görevdeyken bir kitap yazması; bu kitapta sadece anılarını, o da üstü kapalı bir şekilde, anlatmakla yetinmeyip ülkenin bugünü hakkında çok derinlikli analizler yapıp bazı kişi ve çevrelere açık ve net bir şekilde çok ciddi suçlamalar yöneltmesi son derece normaldir. Anormal olan, bu kitabın medyada bir türlü hak ettiği ilgiyi bulmaması, hakkında yazılanların çoğununsa, kitabın içeriğinden, orada dile getirilen iddialar ve sergilenen belgelerden çok Avcı’nın neden bu kitabı, bugün yazıp yayınladığı üzerine yoğunlaşmasıdır.

Avcı’nın bu kitabı kişisel ihtirasları veya kırgınlıkları nedeniyle yazdığını ileri sürenler onu yakından tanıdıklarını ve bu yaptığına şaşırdıklarını eklemeyi de ihmal etmiyorlar. Onu tanıyan gazetecilerden Gürkan Zengin ise dün Star Gazetesi’nde “Bazı adamlar, bazı isimler vardır, onların üzerine çamur yapışmaz. Ne yapsanız, ne etseniz o isimleri yıpratamazsınız. Bizim tanıdığımız Hanefi Avcı öyle bir adamdır. İşini iyi yapan, devlet aidiyeti kuvvetli ama bundan önce devlet telakkisi sağlam bürokratlardan biridir” diye yzdı. Belli bir süredir Hanefi Avcı’yı tanıyan biri olarak, ben de Gürkan gibi düşünüyorum. Avcı ile dünya görüşü ve yaşam tarzlarımız büyük ölçüde farklıdır. Bununla birlikte kendisiyle birçok kez son derece verimli sohbetler yaptık. O benim kitaplarımı okumuş ve eleştirmiştir. Ben de onun kitabını bir solukta okudum ve birkaç gün boyunca, kitabının olabildiğince objektif ve serinkanlı bir değerlendirmesini yapmaya çalışacağım.

Hanefi Avcı’nın kitabı hakkında yazılanlarda tabii ki Fethullah Gülen cemaati hakkındaki suçlamaları, Ergenekon ve benzer davalar hakkındaki görüşleri ve özellikle Güneydoğu’da görev yaptığı yıllarla ilgili anıları öne çıkartılıyor. Daha sonraki günlerde biz de bu konuları ayrı ayrı ele alacağız ancak kitabı değerlendirmeye giriş bölümüyle başlamak daha isabetli olur. Zira “Neden yazıyorum?” diye başlayan 3. sayfadan “Köydeki okul yıllarım” başlıklı 22. sayfaya kadarki bölümün kitabın kalbini oluşturduğunu düşünüyorum.

“Hiçbir polis benim kadar değişik olay yaşamamıştır. Suçlu gördüğüm kişilerle fiziken ve ruhen mücadele etmekten, silahlı çatışmaya; en teknik cihaz ve sistemlerle onlara karşı çıkmaya kadar her sahada ve her türlü polisiye olayda yer aldım” diyen Avcı hemen ardından şu çarpıcı değerlendirmeyi yapıyor:

“Sonra bir anda polislikten, devletin güvenlik gücü olmaktan, yani avcılıktan sistemin istemediği, yanlış bulduğu bir hedef, bir av konumuna düştüm.”
Bunun, Avcı’nın kişisel nedenlerle bu kitabı yazdığını ileri sürenler için kullanışlı bir cümle olduğu açık. Nitekim Avcı kitabın ilerki bölümlerinde, bizzat kendi yetiştirdiği bazı polis şeflerinin nasıl yasadışı yollarla kendisini dinlediklerini; en yakın arkadaşlarına nasıl bazı meslektaşlarının komplolar kurduğunu; kefil olduğu bazı polis şeflerinin nasıl, sırf “cemaat” ile farklı düştükleri için yerlerinden olduklarını anlatıyor. Ama kitabın bütününü okuduğunuzda bü kitabın bir “kişisel hesaplaşma” değil Türkiye’deki mevcut devlet sisteminin, içeriden ve cesur bir sorgulaması olduğunu görüyorsunuz.

Türk sağına içerden eleştiri

Hanefi Avcı’nın şu sözlerinin altı defalarca çizilmelidir: “Başta fark edemesem de yaşadığım her olaydan bir emare alarak 32 yılın sonunda çok samimi olarak inandığım, hiçbir karşılık beklemeksizin uğruna gece gündüz çalıştığım, varlık sebebi gördüğüm değerlerin, ihtiyaca cevap vermediğini, hatta tüm sorunlarımızın kaynağı olduğunu anladım. Bu gerçeği kabullenememenin, kendime bile itiraf edememenin öldürücü tesirini yaşadım.” Avcı’nın milliyetçi-muhafazakâr değerlerle yoğrulmuş bir polis şefi olduğu, Emniyet teşkilatının ezici bir çoğunluğunun da tıpkı onunki gibi bir profil çizdiği, hatta Türkiye’nin çoğunluk itibariyle Sünni muhafazakârlık ve Türk milliyetçiliğinin egemenliği altında olduğu bilindiğinde onun bu değerlendirmeleri daha fazla değer kazanıyor. Sonuçta Amerikan filmlerinde sık sık karşımıza çıkan ama Türkiye’de pek rastlamadığımız bir olguyla karşı karşıyayız: Tam içinden biri, kendisini var eden değerleri de sonuna kadar sorgulamayı göze alarak, o sistem dediğimiz arı kovanına çomak sokuyor, hatta o kovanı alıp yere çarptığını bile söyleyebiliriz.

Avcı’nın bu kitabı, avcıyken ava dönüşmesine duyduğu tepkiyle, yani kendi avcılarını ava giderken avlama amacıyla yazmış olabileceği gerçeği onun 32 yıllık deneyiminden hareketle geliştirdiği sistem eleştirisini gölgelememeli.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
13.11.2024 Transatlantik: Trump döneminde Amerika’nın dış politikası
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı